Büğülü taşlar gibi nineden kalma sevgili camekanlar
elim değmeyegörsün, içten içe bir ışık...
Her şey nasıl da saklanmış iç içe bohçalarda
ve yy.'lık valizler, köfünler ve kakmalısandıklarda.
Hakikatli bir şey var bu sadelikte, eskilerden.
Boyaynası, yarımdolap, kadifepuf, minder
ve gül dalı komi çalar... Burası canımız'çin bir ev.
Cila da istemez, kalsın öyle sevilmenin eskiyen izleri
yara beresiyle sallanansandalye.
Şiir yazarken olduğu gibi tamir ediyorum kendimi
(artık koruyabilirim kendi çocuğum gibi çocukluğumu.)
&
Ama tamire giden daha kötü geldi eskisinden kötürüm
bir insan tarafından kullanılmayacakmış gibi.
"Tabii ki kullanılmay'cak",'diyor karım:
"Boş yere onca zaman harcadığın şu hasırçit
şu buritaşı, oluklukiremitler... Ve onca öldürünme."
(Olmayan şeyleri tamir ediyorum bir hayali korumak için.)
Mehmet Yaşın
Lefkoşa, 1996
elim değmeyegörsün, içten içe bir ışık...
Her şey nasıl da saklanmış iç içe bohçalarda
ve yy.'lık valizler, köfünler ve kakmalısandıklarda.
Hakikatli bir şey var bu sadelikte, eskilerden.
Boyaynası, yarımdolap, kadifepuf, minder
ve gül dalı komi çalar... Burası canımız'çin bir ev.
Cila da istemez, kalsın öyle sevilmenin eskiyen izleri
yara beresiyle sallanansandalye.
Şiir yazarken olduğu gibi tamir ediyorum kendimi
(artık koruyabilirim kendi çocuğum gibi çocukluğumu.)
&
Ama tamire giden daha kötü geldi eskisinden kötürüm
bir insan tarafından kullanılmayacakmış gibi.
"Tabii ki kullanılmay'cak",'diyor karım:
"Boş yere onca zaman harcadığın şu hasırçit
şu buritaşı, oluklukiremitler... Ve onca öldürünme."
(Olmayan şeyleri tamir ediyorum bir hayali korumak için.)
Mehmet Yaşın
Lefkoşa, 1996