Anam benim, doğduğum, sevdiğim toprak
Neden ağlamaktasın böyle acı, böyle zavallı?
Sen ey iğrenç karga, lanetli kuş
Üstünde gakladığın kimin mezarı?
Ağlıyorsun anam, biliyorum neden:
Tutsaksın, ezilmektesin bir kuru ekmek uğruna;
Senin temiz sesin, elemini söyleyen
Umutsuz bir sestir, ıssız bozkırda.
Ağla! Çünkü orada, yakınında şu Sofya kentinin
Yükselmede bir darağacı kocaman kocaman
Orada Bulgaristan, en yiğit oğlun senin
Sarkmada sarkmada darağacından
Gaklıyor karga, iğrenç, yabani,
Uluyor kurtlar, köpekler koşuşuyor çılgınca
Yaşlılar imdada çağırıyor tanrılarını
Kadın hıçkırıklarına, bir çocuğun feryatlarına.
Kış kem şarkısını uğulduyor
Ovada savruluyor yelin sürüklediği devedikenleri
Soğuk ve ayaz ve ıssızlık ağlıyor
Yığarak yürek acısının derin birikintisini...
Neden ağlamaktasın böyle acı, böyle zavallı?
Sen ey iğrenç karga, lanetli kuş
Üstünde gakladığın kimin mezarı?
Ağlıyorsun anam, biliyorum neden:
Tutsaksın, ezilmektesin bir kuru ekmek uğruna;
Senin temiz sesin, elemini söyleyen
Umutsuz bir sestir, ıssız bozkırda.
Ağla! Çünkü orada, yakınında şu Sofya kentinin
Yükselmede bir darağacı kocaman kocaman
Orada Bulgaristan, en yiğit oğlun senin
Sarkmada sarkmada darağacından
Gaklıyor karga, iğrenç, yabani,
Uluyor kurtlar, köpekler koşuşuyor çılgınca
Yaşlılar imdada çağırıyor tanrılarını
Kadın hıçkırıklarına, bir çocuğun feryatlarına.
Kış kem şarkısını uğulduyor
Ovada savruluyor yelin sürüklediği devedikenleri
Soğuk ve ayaz ve ıssızlık ağlıyor
Yığarak yürek acısının derin birikintisini...
Hristo Botev
Çeviren: Ataol Behramoğlu