Uzun boyluyum jandarma
avcunun sıcaklığı kadar uzun.
Birikmiş hüzünlerin vardır elbet
armağan et onları bana.
Bursa işi havlular dokurum hüzünden
su veririm hançerin çeliğine,
herkes ustasıdır bu işin
katmerli gül gibi gezdirilir
hüzün her yerinde memleketin.
Hemşeriyiz bir bakıma, durma anlat
Fırat üstündeki dolunayı anımsa,
kıtlık yılından imbiklediğin türkü
bir tasviriydi ki ağbinin
kan sızıyordu şakağından suya.
Uzun boyluyum
su ve kan kadar
Duramam gezginlik de var huyumda
yağmur yemeden yetişirim
Sapanca'nın kirazına.
Lezzetli olur sazanları
gel otur bir rakı içelim.
Kasım, aralık derken
dayanır bahar gürültüyle kapıya
ardından kırmızı mühürlü tezkeren.
Ucuz olur Mahmutpaşa'dan al kasketini
bir de fotoğraf çektir Yeni Cami'nin orda
ayırma güvercinlerden gözlerini,
sevdalı bir kuştur
ölümün karşıtıdır güvercin.
Otur şöyle rahatça
kaçacak yer yok memleketten başka,
burda olmazsa Siirt'te
inerim ki toz içinde otobüsten
çeşmede mendilini ıslatıyordu ki yaz
şıp diye Gevaş'ta bulursun
Umarımız, kaçarımız yok bizim,
ne çok yağmur yağacak damlara
ayak uykusunda sıçratacak
çığ düşmüş gibi yankılanan
bir arkadaşın kanayan sesi.
Acılar irdeleyecek
acılar bileceyek bizi
Sen herhalde Keban'da işçi olursun.
avcunun sıcaklığı kadar uzun.
Birikmiş hüzünlerin vardır elbet
armağan et onları bana.
Bursa işi havlular dokurum hüzünden
su veririm hançerin çeliğine,
herkes ustasıdır bu işin
katmerli gül gibi gezdirilir
hüzün her yerinde memleketin.
Hemşeriyiz bir bakıma, durma anlat
Fırat üstündeki dolunayı anımsa,
kıtlık yılından imbiklediğin türkü
bir tasviriydi ki ağbinin
kan sızıyordu şakağından suya.
Uzun boyluyum
su ve kan kadar
Duramam gezginlik de var huyumda
yağmur yemeden yetişirim
Sapanca'nın kirazına.
Lezzetli olur sazanları
gel otur bir rakı içelim.
Kasım, aralık derken
dayanır bahar gürültüyle kapıya
ardından kırmızı mühürlü tezkeren.
Ucuz olur Mahmutpaşa'dan al kasketini
bir de fotoğraf çektir Yeni Cami'nin orda
ayırma güvercinlerden gözlerini,
sevdalı bir kuştur
ölümün karşıtıdır güvercin.
Otur şöyle rahatça
kaçacak yer yok memleketten başka,
burda olmazsa Siirt'te
inerim ki toz içinde otobüsten
çeşmede mendilini ıslatıyordu ki yaz
şıp diye Gevaş'ta bulursun
Umarımız, kaçarımız yok bizim,
ne çok yağmur yağacak damlara
ayak uykusunda sıçratacak
çığ düşmüş gibi yankılanan
bir arkadaşın kanayan sesi.
Acılar irdeleyecek
acılar bileceyek bizi
Sen herhalde Keban'da işçi olursun.
Ahmet Oktay
Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi