Şiir, Sadece: Karşı Yazgı
Karşı Yazgı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karşı Yazgı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2011 Pazartesi

Ölmeyecek Kadar Yaralı

Öfkeliyim!
Ama yüreğimde taptaze, bilmediğim bir rahatlama
sanki neşter "tak" diye iniyor ve boşalıyor yara
gömleğim sırsıklam irinden, bayıltıcı bir koku
sanki birdenbire durması gibi bir diş ağrısının
acıdan kıvranarak uyanmalardan sonra,
ya da bir yangın, bir fırtına sonrası
sokaklarda somyalar, kırık aynalar, masalar,
albümlerden dağılmış resimler dört bir yana:
çocukluk, okul ve nişanlılık resimleri
yani resimlere tutuklanmış mutluluklar
yani bütün bunlar: sessizliğin amansız yasası,
yüreğimde taptaze, bilmediğim bir rahatlama.

Her çeşit mecazdan uzak, yaygın bir akşam
ranzaların yarısı dolu: çocuk yüzlü delikanlılar,
koğuşta mayalanmış ter, keskin erkek kokusu,
sırt üstü yatmışım şiir okuyorum ranzamda
kuş kanatlı, kara kehribar şiirler
gecenin alnında telörgüler, nöbetçiler
düdük sesleri, motor uğultusu ve bir uzak sayıklama
şiir okuyorum ve oğlum aklımda:
uyuyor oğlum milyonlarca çocuğu gibi yurdumun
uyuyor oğlum şimdi geçilmez geceyi

(Ama gece de geçilir
çünkü bütün geceler geçilir!)

Öfkeliyim!
Diyorum ki: "Bu bir dirilmedir", kendime:
hatırlanması unutulmuş bir sevdanın,
simgesi zeybek gibi diz vurup ayağa kalkmanın
diyorum ki: "Ey kendini yüreklendiren acı, sonbahar tortusu!"

bir umut geçiyor yüreğimin iğnesinden -
eşsiz bir yalım -
güvercinler havalanıyor yüreğimin bir köşesinden
güvercinler havalanıyor ilkyaz güvercinleri
konmak için başka yüreklere havalanıyor güvercinler
hatırlatarak kuşandığımız acıyı
hatırlatarak yüzümüze, ellerimize sıvanan acıyı
yaylaları, ceviz ağaçlarını, kitapları, ozanları
hatırlatarak dört duvar arasına kapatılmışlığımızı
hatırlatarak adsız ölüleri, yalımlanan yüreği
güvercinler havalanıyor, sonsuz güvercinler!

Öfkeliyim!
kendime, uğultusuna dünyanın
öfkeliyim!
kendime, sağır duvarlara
öfkeliyim kendime
"müebbed" tüketsem de
ben bu sabrımla...

Sabrım genç ve yalansız
gerçeğin sabrı
sılasız, katı
kaynayan su, sabrım,
uçsuz bucaksız buğday tarlası.

Yatmışım sırt üstü, gözüm tavanda,
beklenen bir mektup gibi tıpkı
açıyorum geceyi
usulca...

Yatmışım sırt üstü, yüreğimi dinliyorum
sanki bir dağ başı yüreğim,
binlerce yaz, binlerce gökyüzü;
bir serinlik içindeyim, bir sürekli rahatlamada
camların direnen pırıltısı gibi
bir sağnak sonrasında

Yüreğim
gene de ezik
örselenmiş bir yaprak
güvendiğim yüreğim ezik bir yaprak da olsa
biliyorum ki
kendi küllerinden yeniden doğar Anka!

Dayan ey benim yüreğim
sulu sepken karlara
dayan ey benim ayaklarım
bu yamaçlara, bu sarp doruklara
dayan ki
uzaklar yakın olsun
dayan ki
yokuşlar düz olsun
dayan ki
karalar ak, gülpembe olsun
şenlensin dağların üstü
şenlensin örenler, yangın yerleri, yıkıntılar
dayan ki
öğrensin dayanmayı yüreğim
unutmasın
kayaların toprağın ırmağın anısını
unutmasın
benim nakışlı sabrımı
unutmasın
yüreğim!

Öfkeliyim!
Ve birden yüreğimde taptaze, bilmediğim bir rahatlama.


Özdemir İnce
Karşı Yazgı
1971

Ozan

I.

Kar yağdı bütün kış. Bir ağır düş.
Kar yağdı bütün kış kederli ülkemize
ormanın soluğu ıslak toprakla birleşti
karayel budayıp geçti bütün yamaçları
ak kefenler sarardı ve çürüdü durup dinlenmeden
buruştu çocuklar silinip gitti çoğu
kızamık gülleri açmıştı omuzlarında

kar yağdı bütün kış
ve ben düşledim seni

Ülkemiz yurdumuz sevdamız kardeşliğimiz
Ülkemiz yurdumuz aydınlığımız gençliğimiz
yirmi yaşında otuz yaşında yetmiş yaşında
çağların tuzlu kemiklerinde birleşen
ülkemiz yurdumuz yani yenilmez umudumuz
ülkemiz yurdumuz kocamayan gelinimiz
yazan kalemimiz öfkeli sevincimiz
alın yazımız bitmez çilemiz

ülken ve yurdun
ıslak hücreler dar odalar ağır anahtarlar
yitesin diye bu taşlar ormanında
kulak zarın yırtılsın diye sessizlikten
kararsın diye sesin demir parmaklıklarda
kireç tutsun paslansın diye eklem yerlerin
ülkeler ve yurtlar kurdular sana
kara anahtarlar ve soğuk odalardan

kar yağdı bütün kış
ve ben düşledim seni

Ama yitmedin hiç
kendini hatırlatan
lodos gıcırdadı pencere kanatlarında
çilekleri portakalları vurdu karayel
ama sessizlik direncin oldu mavi çelikten
telgraf tellerine dönüştü demir parmaklıklar
anahtar gürültüsünden türkü
zindancıdan dost yaptın
dizeler sağdın terden ve kandan
şiirler dokudun umuttan ve sevdadan
pişti yüreğin kavganın yüksek fırınında
mayısta gelincik tarlası açtı yorgun yüreğin
bayram yeri gibi onurlu yüreğin
ekmeğin ve katığın oldu yıllar boyunca

kar yağdı her kış
kederli ovaya

bir madenciydin ayağa kalkışınla
bir sabır yarattın köylü duyarlığınla
dostlar her zaman dost olmasa bile
metrelerle ölçülse de genişlik
bir işçi bir köylü gibi yaşadın günü - geceyi
umudun işçisi sabrın köylüsü
bayram yeri gibi onurlu yüreğin
dostlara pay ettin yıllar boyunca.


II.

Sen memleketten uzak
hasretin bin türlüsüyle delik deşik yürek
dalgın yorgun ve yalnız
bir otel odasında
malın - mülkün olmadı
hasretten başka

Sen memleketten uzak
hasretin bin türlüsüyle delik deşik yürek
dalgın yorgun ve yalnız bir otel odasında
tepeden tırnağa asık
sevilen her kadına
tepeden tırnağa aşık
mavi tana köpüren suya yerleşen ota
kırmızı balıkların
kara gözlü karıncaların dostu
trenlerin uçakların vapurların eksilmez yolcusu
ondokuzunda delikanlı
altmışında delikanlı
usanmaz ve uslanmaz sevdalı
belki Paris'tesin St-Michel Rıhtımı'nda
hava güneşli ve sancımıyor yüreğin

Sen memleketten uzak
hasretin bin türlüsüyle delik deşik yürek
bir güvercin gibi geçer İstanbul
mavi gözlerinin içinden
Sarayburnu Kadıköy Gülhane Parkı
bir acı hüzünle geçer
mavi kederli gözlerinin içinden
belki uçarsın karlı Ukrayna ovalarını
aklında Tuz Gölü Konya ovası
aklında ülken sekiz bin metre yukarlarda
Lejyonerler Köprüsü'ndesin belki Prag'da
Vıltava suyunun köpüklerinde gözün

ama aklın İstanbul'da Beyazıt Meydanı'nda
Bursa'da Çankırı'da Diyarbakır'da
yaşarsın en belalısını sanatların
yaslı yorgun ülkenden uzak
ekmeğini kendi öz kanına banarak
kederli bir ırmak gibi çoğalarak
kendi sıcak dost masmavi denizlerinden uzak
yaşarsın en kanlısını sanatların

Sen memleketten uzak gurbet işçisi
hasretin bin türlüsüyle yaralı ozan
senden öğrendim umudun söz dizimini
senden öğrendim inancın tatlı dilini
sen ondokuzunda sevdalı ve delikanlı
sen altmışında sevdalı ve delikanlı
sen memleketten uzak gurbet işçisi
hasretin bin türlüsüyle yaralı ozan
ustam benim! hasretlerin, ayrılıkların ozanı!


Özdemir İnce
Karşı Yazgı
1969