Şiir, Sadece: Karadağ Şiiri
Karadağ Şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Karadağ Şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ocak 2018 Pazartesi

Yurdum

Ağlıyorum senin için yoksul toprak!
Ve kendi yüreğimin kanıyla değil sadece.
Çilekeş halkımın tüm kederiyle-
Acılıyım ben de. Onun yazgısını paylaşarak.

O ne zaman horlandıysa, aşağılandıysa-
Horlandım ben de. Ve her yürek çarpışını kanla ödedim ben.
Kanım damla damla akıyor düşmanın ellerinden
Ve duruyor damga gibi acılı toprakta ...

Gözyaşlarımda kutsal tuzu vardır başka gözyaşlarının
Birleşir canımda acısı yüzlerce canın
Ve onların üzüntüsüdür çınlayan benim yakınılarımda.

Sırp ruhunun bulunduğu her yerde
Bulurum bir sığınak kendime
Yurdumun kutsal havasını soluyarak coşkuyla.


Aleksa Santiç
Türkçesi: Ataol Behramoğlu

29 Ocak 2011 Cumartesi

Açık Yüreklilikle

Dağıtmakta gecikmeyelim ruhumuzun kırıntılarını
uzak ülkelere, uzak göklere.
Bu kırıntıları armağan ettiğimiz
kavak ağacından, bir yalnız buluttan
ayrı düşmemek için ayrılık gününde de.

Ürküntüyle dolaşmayalım yeryüzünü
varsın ortak olsunlar gizlerimize
deniz kıyıları, ırmak kıvrımları
rastlansa! bir gözyaşı, rastlansa! bir gülüşle.
O zaman kazanacağız bilinmez bir kıyının dostluğunu çünkü

Ve o zaman başka bir şeyler göreceğiz asık yüzlü havada.
Başka bir şeyler duyacağız ezgisinde kızgın uğultunun.
Ve yeniden bu yürüyüşte
Ruhun derinliklerinde uyumakta olan her şeyi.
Ve her küçük koya, her karış toprağa
bağlanacağız tüm yüreğimizle
Susuzlukla dolu
pelteklikle
ve saygıyla.

Yeryüzü bin bir çeşit görüntüsüyle
allak bullak edecek bizi.
Ve unutulmuş olan her şey
uyanacak yeniden yüreğimizde.
O zaman donatacağız her kenti
kendi kentimizin güzellikleriyle.
Kavak ağacıyla
bir yalnız bulutla
tanıdık bir pencereyle
ve fırınlardan tüten dumanla ...

Gelin
tüm uzak göklere
gözlerimizi
dağıtalım
cimrilik etmeden
gönül erinciyle...


Duşan Kostiç
Çeviren: A. Behramoğlu

28 Ocak 2011 Cuma

Sınırsız

Yitiyorlar birbiri ardı sıra, gidiyorlar birbiri ardı sıra
Kimisi bir hücum anında, elinde tüfeği,
Kimisi, henüz sıktığım elinin sıcaklığıyla.
Yüzlerce arkadaşım, sevgili arkadaşlarım
Kimisi bitirmeden sözünü, kimisi fırsat kalmadan soluk almaya.

Yitiyorlar birbiri ardı sıra, gidiyor yaşıtlarım
Uzanıyorlar toprağa ve ot oluyorlar tümden,
Ben de kaynaşıyorum toprakla. Soğuk, muazzam, türküsel toprakla
Toprak bir oda gibidir yanı başımda. Altımda bir oda gibi.
Aynı evde, aynı merdiven başında hatta ...

Yaşamın sınırı mı? Hani, nerede? Bakıyorum kendime-
Ölenler canlanıyor bende, çınlıyor sesleri.
Anımsıyorum her birini. Kalkın diyorum onlara.
Çalıyorlar evimin duvarlarını uykusuz gecelerde
Ve bir sokak öteyle konuşur gibi konuşuyorum sınırın ötesiyle ...

Eriyor sınırlar, eriyor. Toprak yanıbaşımda ve acı.
Toprak canlı. Çünkü dostlarım var bu toprakta.
Yaşamın sınırı mı? Boş söz! Birlikteyiz onlarla hiç kuşkusuz
Bir ırmak gibi tıpkı. Sisler içinde yitip giden bazen
Ve bazen, yırtıp toprağı, saldıran kıyılara ...


Radovan Zogoviç
Türkçesi: Ataol Behramoğlu