Bildik sedef dalları yalnızca, denizin
ve göğün haleleri, bir defne rüzgârı
sizler için, meşe ormanının kahramanları sizler,
kontra tankçılar.
Sizler savaşın gecesel
uçurumundaydınız
ateşin korkunç melekleri,
toprağın temiz oğulları.
Böyleydiniz, serpilmişsiniz
tarlalar üstüne, tohum tanesi gibi karanlık, yayılmış,
beklersiniz. Ve yüz yüze
fırtınalı demirle yalnızca sürüklemediniz
solgun bir parça patlayıcı maddeyi canavarın göğsüne doğru,
fakat derinliğinizi de, için için yanan yüreği,
öyle yıkıcı bir kırbacı ve barut gibi maviyi.
Doğruldunuz,
soylu, emsalsiz zulmün dağlarına karşı,
toprağın ve ünün
çıplak oğulları.
Daha önce hiç görmemiştiniz
zeytin ağacından başka bir şeyi, balık pulu
ve gümüşle dolu ağlar: topladınız
hasadın ve inşaatın aletlerini,
demiri ve keresteyi:
ellerinizde çiçeklendi en güzel
orman narı ve sabah soğanı,
birden
buradasınız, şimşekle kuşanmış,
sıkıyorsunuz ünü, çatlatıyorsunuz
öfkeli kuvvetlerle,
yalnız ve sert, yüz yüze karanlıkla.
Özgürlük seçti sizi madenlerde
ve barış istedi pulluklarınız için:
Doğruldu barış ağlayarak
yollar boyunca ve bağırdı evlerin
koridorlarında: tarlalarda
koştu sesi portakallar ve rüzgâr arasında
ve çağırdı olgun yürekli adamları, ve geldiniz,
ve buradasınız, utkunun
seçilmiş oğulları, sık sık öldünüz, yok olmuş
ellerle, parçalanmış kıkırdakla,
susturulmuş ağızlarla, ezilerek yok edilmiş
bir sessizlikle:
fakat birdenbire kasırganın ortasında
başkaları doğruluyor içinizden, yüreklerin
ve köklerin
esrarlı, kundakçı bütün soyu.
ve göğün haleleri, bir defne rüzgârı
sizler için, meşe ormanının kahramanları sizler,
kontra tankçılar.
Sizler savaşın gecesel
uçurumundaydınız
ateşin korkunç melekleri,
toprağın temiz oğulları.
Böyleydiniz, serpilmişsiniz
tarlalar üstüne, tohum tanesi gibi karanlık, yayılmış,
beklersiniz. Ve yüz yüze
fırtınalı demirle yalnızca sürüklemediniz
solgun bir parça patlayıcı maddeyi canavarın göğsüne doğru,
fakat derinliğinizi de, için için yanan yüreği,
öyle yıkıcı bir kırbacı ve barut gibi maviyi.
Doğruldunuz,
soylu, emsalsiz zulmün dağlarına karşı,
toprağın ve ünün
çıplak oğulları.
Daha önce hiç görmemiştiniz
zeytin ağacından başka bir şeyi, balık pulu
ve gümüşle dolu ağlar: topladınız
hasadın ve inşaatın aletlerini,
demiri ve keresteyi:
ellerinizde çiçeklendi en güzel
orman narı ve sabah soğanı,
birden
buradasınız, şimşekle kuşanmış,
sıkıyorsunuz ünü, çatlatıyorsunuz
öfkeli kuvvetlerle,
yalnız ve sert, yüz yüze karanlıkla.
Özgürlük seçti sizi madenlerde
ve barış istedi pulluklarınız için:
Doğruldu barış ağlayarak
yollar boyunca ve bağırdı evlerin
koridorlarında: tarlalarda
koştu sesi portakallar ve rüzgâr arasında
ve çağırdı olgun yürekli adamları, ve geldiniz,
ve buradasınız, utkunun
seçilmiş oğulları, sık sık öldünüz, yok olmuş
ellerle, parçalanmış kıkırdakla,
susturulmuş ağızlarla, ezilerek yok edilmiş
bir sessizlikle:
fakat birdenbire kasırganın ortasında
başkaları doğruluyor içinizden, yüreklerin
ve köklerin
esrarlı, kundakçı bütün soyu.
Pablo Neruda
"Üçüncü Konaklama"nın, "Yürekteki İspanya"
"Üçüncü Konaklama"nın, "Yürekteki İspanya"