Şiir, Sadece: Marcos Ana
Marcos Ana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Marcos Ana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2017 Salı

Özyaşam Öyküsü

Çok korkunçtur benim günahım:
yıldızlarla doldurmak
istediğim insanın yüreğini.
İşte bu yüzden parmaklıklar ardında
tam on dokuz kış
yitirdim gençliğimi.
Çocuktum attıklarında hapse beni
ardından ölüme mahkum edildim,
soldu yapraklarımın ışığı
taş duvarlar arasında.
Ama izi yoktur damarlarımda
o "İntikam meleği"nin gölgesinin:
Benim düşler gören acımın
İspanya'dır tek çığlığı.


Marcos Ana
Çeviren: Özdemir İnce

Açıklıyorum

Bağışlanma falan istemiyorum. İstemiyorum
benzi sararmış sesin bir dirhemini bile,
sırtımdaki yaşam yüküne bir bağışlanma.

Nefret ediyorum yerlere kapanan güçsüz sesten
ve diz çöküp salya sümük ağlayan yürekten,
nefret ediyorum tozlara bulanan alınlardan
ve o bin parçaya bölünen düşüncelerinin ışığından.

Bağışlanma falan istemiyorum. Kavuşturmuyorum
yakarmak için titreyen ellerimi.
Gurur ormanları tutuşur sözlerimde
karanlık öcün kapıları yıkılsın diye
insanlar kurtulsun diye çarmıhlarından
-ağlayıp sızlanmadan- direndiğim zaman.

Bağışlanma falan istemiyorum. Gösteriyorum
işte elinde bir baltayla insanların yaşamında
egemenlik süren o gaddar kadavrayı,
ve şimdi de başkalarına örnek olsunmuş diye
mızrak ucunda gezdirmek istiyor benim kesik başımı.

Bağışlanma falan istemiyorum ben.
Sahiplerine veriyorum bayrakları.
Geçiriyorum işte elden ele
yenik yüreğini mahpus halkımın.


Marcos Ana
Çeviren: Özdemir İnce

5 Ağustos 2017 Cumartesi

Yaşam?

Söyle bana neye benziyor ağaç.
Üzerinde kuşlar uçtuğu zaman
nasıldır bir ırmağın şarkısı.

Denizi anlat bana. Anlat bana
engin kokusunu tarlaların.
Yıldızları. Havayı.

Ufukları anlat bana,
bir yoksul kulübesi gibi
kilitsiz, anahtarsız ufukları.

Nasıldır öpmesi bir kadının
söyle bana. An biraz da
aşkın adını: anımsamıyorum artık.

Kokar mı geceler hala
ayışığında mutluluktan titreyen
aşıkların kokusuyla?

Kalmadı mı yoksa geriye bir şey
şu çukurdan, şu mezar ışığından
ve volta taşlarımın türküsünden başka?

Tam yirmi iki yıl oldu... Unuttum
nasıldı boyutları, nasıldı
kokusu ve rengi dünyanın ...

Rasgele yazıyorum: "deniz" ve "kırlar"ı
"Orman" diyorum, ama unuttum artık
nasıldı boyu bosu bir ağacın.

Konuşuyorum, canlandırmak için hayalimde
yılların gözlerimden sildiği şeyleri.

(Sürdürmek olanaksız artık: çünkü
ayak seslerini duyuyorum gardiyanın.)


Marcos Ana
Çeviren: Özdemir İnce