Quis hic locus, quae regio, quae mundi plaga?
Hangi denizler hangi kıyılar hangi boz kayalar ve hangi adalar
Hangi sular okşar pruvayı
Ve çam kokusunu ve sisin arasında şakıyan ardıç kuşunu
Hangi imgeler geri döner
Ah kızım benim.
Köpek dişini bileyenler, yani
Ölüm
Sinekkuşunun görkemiyle parıldayanlar, yani
Ölüm
Memnuniyetin odacığında oturanlar, yani
Ölüm
Hayvanların esrimesinden ıstırap duyanlar, yani
Ölüm
Hayali olmuştur, rüzgârla azalmıştır,
Çamın bir soluğu, ve orman şarkısının sisi
Bu inayetle erimiştir mekanda
Nedir bu yüz, daha az duru ve daha duru
Nabız kolda, daha az kuvvetli ve daha kuvvetli –
Verilmiş ya da ödünç verilmiş? yıldızlardan daha uzak ve gözden daha yakın
Fısıltılar ve tiz kahkaha yaprakların arasında ve ivecen ayaklar
Bütün suların birleştiği uyku altında.
Buzdan çatladı cıvadra ve sıcaktan çatladı boya.
Ben yapmıştım bunu, unutmuştum
Ve hatırlamıştım.
Teknenin donanımları zayıftı ve branda bezi çürüktü
Bir Haziran ile başka Eylül arasında.
Bilmeden yapılmış, yarı bilinçli, bilinmedik, kendimin.
Karinanın payandası su sızdırır, kalafatlanmalı yarıklar.
Bu biçimi, bu yüzü, bu hayatı
Yaşamak hayattı ötemdeki bir zaman dünyasında; bırakın vazgeçeyim
Hayatımdan bu hayat için, söylenmemiş sözler için konuşmamdan,
Uyanık, ayrık dudaklardan, umuttan, yeni gemilerden.
Hangi denizler hangi kıyılar hangi granit adalar karinama karşı
Ve ardıç kuşu çağırır sisin arasından
Kızım benim.
Hangi denizler hangi kıyılar hangi boz kayalar ve hangi adalar
Hangi sular okşar pruvayı
Ve çam kokusunu ve sisin arasında şakıyan ardıç kuşunu
Hangi imgeler geri döner
Ah kızım benim.
Köpek dişini bileyenler, yani
Ölüm
Sinekkuşunun görkemiyle parıldayanlar, yani
Ölüm
Memnuniyetin odacığında oturanlar, yani
Ölüm
Hayvanların esrimesinden ıstırap duyanlar, yani
Ölüm
Hayali olmuştur, rüzgârla azalmıştır,
Çamın bir soluğu, ve orman şarkısının sisi
Bu inayetle erimiştir mekanda
Nedir bu yüz, daha az duru ve daha duru
Nabız kolda, daha az kuvvetli ve daha kuvvetli –
Verilmiş ya da ödünç verilmiş? yıldızlardan daha uzak ve gözden daha yakın
Fısıltılar ve tiz kahkaha yaprakların arasında ve ivecen ayaklar
Bütün suların birleştiği uyku altında.
Buzdan çatladı cıvadra ve sıcaktan çatladı boya.
Ben yapmıştım bunu, unutmuştum
Ve hatırlamıştım.
Teknenin donanımları zayıftı ve branda bezi çürüktü
Bir Haziran ile başka Eylül arasında.
Bilmeden yapılmış, yarı bilinçli, bilinmedik, kendimin.
Karinanın payandası su sızdırır, kalafatlanmalı yarıklar.
Bu biçimi, bu yüzü, bu hayatı
Yaşamak hayattı ötemdeki bir zaman dünyasında; bırakın vazgeçeyim
Hayatımdan bu hayat için, söylenmemiş sözler için konuşmamdan,
Uyanık, ayrık dudaklardan, umuttan, yeni gemilerden.
Hangi denizler hangi kıyılar hangi granit adalar karinama karşı
Ve ardıç kuşu çağırır sisin arasından
Kızım benim.
T. S. Eliot (1888-1965)
(1948 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi) .
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
(1948 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi) .
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
“Marina”, “Denizin kızı” anlamına gelen Latince bir isimdir. Eliot, Shakespeare’in “Pericles” adlı oyunundaki Pericles’in kızı Marina’dan esinlenerek bu şiire isim vermiştir. Şiirin esin kaynaklarından biri de Shakespeare’in “The Tempest” (“Fırtına”) adlı oyunudur.
“Quis hic locus, quae regio, quae mundi plaga? “, ”Hangi yer burası, hangi bölge, dünyanın hangi yöresi? ” anlamına gelmektedir. Alıntı, Seneca’nın “Hercules Furens” (Çılgın Herkül) adlı yapıtından (Sahne 5, 1138.dize) . Herkül nerede bulunduğunu merak etmekte ve sormaktadır.
“Quis hic locus, quae regio, quae mundi plaga? “, ”Hangi yer burası, hangi bölge, dünyanın hangi yöresi? ” anlamına gelmektedir. Alıntı, Seneca’nın “Hercules Furens” (Çılgın Herkül) adlı yapıtından (Sahne 5, 1138.dize) . Herkül nerede bulunduğunu merak etmekte ve sormaktadır.