İki ya da üç yaşındaydın
Seni bahçede kollarıma almıştım.
Tutarken seni
Uzak gökyüzünün öteki ucuna dek düşlerimi kovalamıştım.
Ansızın
Kollarımdan kaymış ve düşmüştün.
Ne çok ağlamıştın
Ve yitip gitmişti düşlerden dünyam.
Büyüyüverdin kaşla göz arasında
Ve ilkokula gittin.
Ben, dikkatsiz ve tutarsızdım,
Kollarıma almamaya karar verdim seni bir daha,
Hepten annene bıraktım seni,
Kendimi düşlerime verdim.
Sen tek çocuktun,
Oyuncaklarını severdin, hayvanları severdin, bitkileri severdin.
Yeni bir oyuncakla değil de
Kolları ve bacakları yırtık pırtık olanla kucaklaşırdın.
Yabanıl çiçeklerle konuşurdun, adlarını bilmediğim.
Köpekler, kediler, kuşlar, böcekler,
Yabanıl her şeyle hemen dost olurdun.
Ama en sevdiğin, saman köpeğin, İmpy idi.
Okula giderdi İmpy seninle,
Kollarında dinlerdi dersini.
Okulun beşinci yılında
Eski bir hikayeden aldı götürdü polis beni
Annenle beni ziyarete gelirdin
Ya da bazen, yalnız.
Kayıtsızca girerken odaya
"Gene geldik" derdin.
Yaşlı ciddi adamlar gülerlerdi
Ve sen, resim yapmayı severdin,
Bütün gerçekliğiyle çizmiştin yüzümü
Ve yaşlı adamların yüzlerini de çizmiştin,
İlgisizce, hepsini gülerken.
Yaşlı adamlardan biri
Duvara yapıştırmıştı resmini,
Artık gülecek halimiz kalmayana dek güldürmüştü hepimizi.
Elini sallayıp giderken,
"Gene geleceğim" derdin.
Sonra kızlar lisesinde,
Daha uzun boyluydun annenden,
Okulun en fettanı, derlerdi.
Keçi gibi inatçı
Olma yolundaydın;
Verdin mi bir kez kararını,
Bırakmazdın ucunu bir daha.
Sendeki bu inadı
İzlerdim sessizce.
Üç, beş, on yıl sonra
Ne olacaksın
Bilmiyorum.
Mutlu mu yoksa mutsuz mu
Bir şey diyemiyorum,
Mutluluk için de mutsuzluk için de
Girme benim dünyama.
Derin uykudayken sen ve parlak lekelerinden kirlenmiş,
Gözleri ve burnu örselenmiş
Paçavra bebeğini sımsıkı kavradığın zamanki düşün,
Ve seni düşürüp de uyandırdığım zamanki düşüm.
Düşün etkisi düşe
Karışıyor
Şiddetli
Yanıyor
Umursamaz
Kükreyen bir şamata
Ve sessiz düşlerin savaş meydanında,
Fır fır dönen silah dumanları arasında,
İnce bir güzellik,
Solmayan bir çiçek.
Seni bahçede kollarıma almıştım.
Tutarken seni
Uzak gökyüzünün öteki ucuna dek düşlerimi kovalamıştım.
Ansızın
Kollarımdan kaymış ve düşmüştün.
Ne çok ağlamıştın
Ve yitip gitmişti düşlerden dünyam.
Büyüyüverdin kaşla göz arasında
Ve ilkokula gittin.
Ben, dikkatsiz ve tutarsızdım,
Kollarıma almamaya karar verdim seni bir daha,
Hepten annene bıraktım seni,
Kendimi düşlerime verdim.
Sen tek çocuktun,
Oyuncaklarını severdin, hayvanları severdin, bitkileri severdin.
Yeni bir oyuncakla değil de
Kolları ve bacakları yırtık pırtık olanla kucaklaşırdın.
Yabanıl çiçeklerle konuşurdun, adlarını bilmediğim.
Köpekler, kediler, kuşlar, böcekler,
Yabanıl her şeyle hemen dost olurdun.
Ama en sevdiğin, saman köpeğin, İmpy idi.
Okula giderdi İmpy seninle,
Kollarında dinlerdi dersini.
Okulun beşinci yılında
Eski bir hikayeden aldı götürdü polis beni
Annenle beni ziyarete gelirdin
Ya da bazen, yalnız.
Kayıtsızca girerken odaya
"Gene geldik" derdin.
Yaşlı ciddi adamlar gülerlerdi
Ve sen, resim yapmayı severdin,
Bütün gerçekliğiyle çizmiştin yüzümü
Ve yaşlı adamların yüzlerini de çizmiştin,
İlgisizce, hepsini gülerken.
Yaşlı adamlardan biri
Duvara yapıştırmıştı resmini,
Artık gülecek halimiz kalmayana dek güldürmüştü hepimizi.
Elini sallayıp giderken,
"Gene geleceğim" derdin.
Sonra kızlar lisesinde,
Daha uzun boyluydun annenden,
Okulun en fettanı, derlerdi.
Keçi gibi inatçı
Olma yolundaydın;
Verdin mi bir kez kararını,
Bırakmazdın ucunu bir daha.
Sendeki bu inadı
İzlerdim sessizce.
Üç, beş, on yıl sonra
Ne olacaksın
Bilmiyorum.
Mutlu mu yoksa mutsuz mu
Bir şey diyemiyorum,
Mutluluk için de mutsuzluk için de
Girme benim dünyama.
Derin uykudayken sen ve parlak lekelerinden kirlenmiş,
Gözleri ve burnu örselenmiş
Paçavra bebeğini sımsıkı kavradığın zamanki düşün,
Ve seni düşürüp de uyandırdığım zamanki düşüm.
Düşün etkisi düşe
Karışıyor
Şiddetli
Yanıyor
Umursamaz
Kükreyen bir şamata
Ve sessiz düşlerin savaş meydanında,
Fır fır dönen silah dumanları arasında,
İnce bir güzellik,
Solmayan bir çiçek.
Okamoto Jun
Çeviren: Yusuf Eradam