XV
Bir leylak çakımı! Ağacından yontulmuş bir yüzlük. Anlıyor ki geniş ve derindir.
Diz çökmüş inliyor bir Bünyamin. İçilmesine olanak bırakılmayan bir fincan ağu.
Bakıyor bir panola da var, döşemede. Çınlıyor bir kule, yıkanmış sağanakta.
Haykırarak süslüyor bir tahtırevan'ı, karartılmış. Babadan doğma bir çırılçıplak.
Ve bir kokoniça, ucu kırık bir kılıç veriyor kendisine. Basamaklarda görünüyor.
İki yılan sarılıptır, erirken yörünge'ler bir konakta. Nite büküntülerle çevrilmiş.
Bir puhu kuşu kılığında baştanbaşa dolaşmaya çıkıyor kenti. Dönmemek üzere bir daha.
Diz çökmüş inliyor bir Bünyamin. İçilmesine olanak bırakılmayan bir fincan ağu.
Bakıyor bir panola da var, döşemede. Çınlıyor bir kule, yıkanmış sağanakta.
Haykırarak süslüyor bir tahtırevan'ı, karartılmış. Babadan doğma bir çırılçıplak.
Ve bir kokoniça, ucu kırık bir kılıç veriyor kendisine. Basamaklarda görünüyor.
İki yılan sarılıptır, erirken yörünge'ler bir konakta. Nite büküntülerle çevrilmiş.
Bir puhu kuşu kılığında baştanbaşa dolaşmaya çıkıyor kenti. Dönmemek üzere bir daha.
Ece Ayhan
Yort Savul