Kentlerin, gökyüzü yerine
katları vardır.
Kentlerin, kırlar yerine,
kaldırımları vardır.
Ay parıldamaz kentlerde geceleri
sokak fonerleri vardır.
Her yerde kapalıdır kapılar.
Her yerde bir giz.
Çekingen köylü
ezilmiştir burada.
Ve susar.
Yalnız bırakılmıştır,
yabancısıdır toprak.
Bir karanlıktır,
onun için
elektrikle aydılatılmış
ay ışıksız geceler.
Hüzünlüdür köylü,
o beklenmedik konukların
gürültüsüne alışıktır.
Yitik bakışlardan
tüm çiçek uzak
ama birtakım buketler var.
Bir iki saatte solan
buketler var.
Duyduğu uğultular
ama türküsü değil bu
tutkuyla uğuldayan kırların.
Bıkmıştı ineklerden,
köpeklerin havlamasından.
Horozların öttüğü saatlerde
uyanıyordu.
İğreniyor şimdi
şişelerde satılan sütlerden
ve piliçlerden
vitrinlerde
kadavralar gibi duran.
Şimdi,
oturmuş
böylesine gereksiz
bir köşede
gün batımında
susuyor ve iç çekiyor.
Bu o mu?
Ben miyim yoksa?
katları vardır.
Kentlerin, kırlar yerine,
kaldırımları vardır.
Ay parıldamaz kentlerde geceleri
sokak fonerleri vardır.
Her yerde kapalıdır kapılar.
Her yerde bir giz.
Çekingen köylü
ezilmiştir burada.
Ve susar.
Yalnız bırakılmıştır,
yabancısıdır toprak.
Bir karanlıktır,
onun için
elektrikle aydılatılmış
ay ışıksız geceler.
Hüzünlüdür köylü,
o beklenmedik konukların
gürültüsüne alışıktır.
Yitik bakışlardan
tüm çiçek uzak
ama birtakım buketler var.
Bir iki saatte solan
buketler var.
Duyduğu uğultular
ama türküsü değil bu
tutkuyla uğuldayan kırların.
Bıkmıştı ineklerden,
köpeklerin havlamasından.
Horozların öttüğü saatlerde
uyanıyordu.
İğreniyor şimdi
şişelerde satılan sütlerden
ve piliçlerden
vitrinlerde
kadavralar gibi duran.
Şimdi,
oturmuş
böylesine gereksiz
bir köşede
gün batımında
susuyor ve iç çekiyor.
Bu o mu?
Ben miyim yoksa?
Pavel Matev
Çeviren: Özdemir İnce