Taş katısı bir çalılık yaprağını kırdım: bir tatlı
koku o taze kırılmadan
sarmaladı beni topraktan havalanacak
derin bir kanat gibi, o uzaklardan, o hiç bir zamandan.
Peumo, o zaman görmüştüm yapraklarını, o titiz
yeşil rengini, fışkıran, topraksı gövdeni
ve kokulu genişliklerini içgüdüleriyle örten.
Düşündüm, sen benim bütün toprağımsın: bayrağım
peumo ağacı gibi kokmalı dalgalandığı zaman,
dümen suyunda birdenbire seni anayurtla dolduran
sınırlardan yapılmış bir koku.
Saf peumo, yılın kokusu ve rüzgârda,
yağmurda, uçuşan saçın kokusu, altında dağın
eğri çizgisinin, köklerimizin üzerine düşen
suyun sesiyle, ah aşk, bir yapraktan akan
ve gömülmüş eski bir fincan gibi
toprağa dökene dek dolduran bizleri
ah aroması doğan vahşi zaman.
Pablo Neruda
koku o taze kırılmadan
sarmaladı beni topraktan havalanacak
derin bir kanat gibi, o uzaklardan, o hiç bir zamandan.
Peumo, o zaman görmüştüm yapraklarını, o titiz
yeşil rengini, fışkıran, topraksı gövdeni
ve kokulu genişliklerini içgüdüleriyle örten.
Düşündüm, sen benim bütün toprağımsın: bayrağım
peumo ağacı gibi kokmalı dalgalandığı zaman,
dümen suyunda birdenbire seni anayurtla dolduran
sınırlardan yapılmış bir koku.
Saf peumo, yılın kokusu ve rüzgârda,
yağmurda, uçuşan saçın kokusu, altında dağın
eğri çizgisinin, köklerimizin üzerine düşen
suyun sesiyle, ah aşk, bir yapraktan akan
ve gömülmüş eski bir fincan gibi
toprağa dökene dek dolduran bizleri
ah aroması doğan vahşi zaman.
Pablo Neruda
"Evrensel Şarkı"dan