Şiir, Sadece: Rüzgarlı Bir Gece Üstüne Rapsodi
Rüzgarlı Bir Gece Üstüne Rapsodi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rüzgarlı Bir Gece Üstüne Rapsodi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Rüzgarlı Bir Gece Üstüne Rapsodi

Saat on iki.
Sokakların erimi boyunca
Durdurulmuş bir aysı bileşimde,
Fısıldayan aysı büyüler
Dağıtır tabanını anıların
Ve onun tüm açık ilişkilerinin,
Sınırlarının ve kesinliklerinin.
Geçtiğim her sokak lambası
Kaderci bir davul gibi vuruyor,
Ve karanlıklar boyunca
Yarıgece sarsıyor anıları
Bir deli nasıl sarsarsa ölü bir ıtırı.

Saat bir buçuk,
Sokak lambası pırpır etti,
Sokak lambası mırıldandı,
Sokak lambası dedi, "bak şu kadına,
Sana doğru ikircikli, ışığında bir kapının,
Açılmış ona doğru bir sırıtış gibi.
Görürsün elbisesinin eteği
Yırtılmış ve lekelenmiş topraktan,
Ve görürsün gözünün köşesi
Çengelli bir iğne gibi bükülür.

Anılar fırlatır su üstüne
Bir sürü bükülmüş şeyi;
Bükülmüş bir dal kumsalda,
Aşınıp düzlenmiş ve cilalı,
Sanki dünya vazgeçmiş
Onun iskeletinin gizlerinden,
Sert ve apak.
Kırık bir yay bir fabrika avlusunda,
Pas yapışmış biçime, gücün terk ettiği,
Sert ve kıvrak ve ısırmaya hazır.

Saat iki buçuk,
Sokak lambası dedi,
"Bak oluğa uzanmış kediye,
Uzatır dilini
Ve atıştırır bir parça küflü yağı."
Çocuğun eli de öyle, kendiliğinden
Uzanıp cebine attı rıhtımda yuvarlanan oyuncağı,
Hiçbir şey göremedim çocuğun bakışları ardında.
Sokakta gözler görmüşümdür
Işıklı panjurlardan dikizlemeye çalışan,
Ve bir yengeç, bir öğle sonu, bir havuzda,
Yaşlı bir yengeç, sırtında deniz böcekleri,
Yakaladı ucunu kendisini durdurduğum çubuğun.

Saat üç buçuk,
Lamba pırpır etti,
Lamba mırıldandı karanlıkta.
Lamba vızıldadı:
"Aya bak,
La lune ne garde aucune rancune*,
Kırpıyor gözünü hafifçe,
Gülümsüyor köşelere.
Düzeltiyor saçını otların.
Ay yitirmiş anılarını.
Çiçek hastalığı çopurlaştırıyor yüzünü, kadının,
Büküyor elinde kağıttan bir gülü,
Toz kokulu, kolonya kokulu,
Yalnızdır o,
Geceye özgü tüm eski kokularla,
Ki geçtikçe geçerler kafasından."
Akla gelir
Güneşsiz kuru ıtırlar
Ve çatlaklardaki toz,
Kestane kokuları sokaklarda,
Ve kadın kokuları panjurlu odalarda,
Ve sigaralar koridorlarda
Ve kokteyl kokuları barlarda.

Lamba dedi,
"Saat dört,
İşte numara kapıda.
Hatırla!
Anahtarın var,
Küçük lambanın ışık çemberi merdivende.
Çık.
Yatak açık; diş fırçası duvarda asılı,
Pabuçları kapıda bırak, uyu, hazırlan hayata."

Son bükülüşü bıçağın.


T. S. Eliot
Çeviren: Suphi Aytimur


*Ay hiç kin beslemez.