Şiir, Sadece: Sakarya Türküsü
Sakarya Türküsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sakarya Türküsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2015 Pazartesi

Sakarya Türküsü

İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya
Bir yanda akan benin öbür yanda sakarya
Su iner yokuşlardan hep basamak basamak
Benimse alın yazım yokuşlarda susamak
Her şey akar su, tarih, yıldız, insan ve fikir
Oluklar çift birinden nur akar birinden kir
Akışta demetlenmiş büyük küçük kainat
Şu çıkan buluta bak bu inen suya inat
Fakat Sakarya başka yokuş mu çıkıyor ne?
Kurşundan bir yük binmiş köpükten gövdesine.
Çatlıyor yırtınıyor yokuşu sökmek için
Hey Sakarya kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur
Sırtına Sakarya'nın Türk tarihi vurulur
Eyvah eyvah Sakaryam sana mı düştü bu yük
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!...

Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya...
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?..

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal
Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal
Yalnız acı bir lokma zehirle pişmiş aştan
Ve ayrılık, anadan, vatandan, arkadaştan
Şimdi dövün Sakarya dövünmek vakti bu an
Kehkeşanlara kaçmış eski günleri an
Hani Yunus Emre ki kıyında geziniyordu
Hani ardında çil çil kubbeler serpen ordu
Nerede kardeşlerin cömert Nil, yeşil Tuna
Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hala çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgar o sedayı allah bir!
Bütün bunlar sendedir bu girift bilmeceler;
Sakarya kandillere katan döktü geceler...

Vicdan azabına eş, kayna kayna sakarya,
Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu
Geldi ölümlü yalan gitti ölümsüz gerçek;
Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar belki çeker de bir kıl
Bu ifritten sualin kılını çekmez akıl
Sakarya saf çocuğu masum Anadolu'nun
Divanesi ikimiz kaldık allah yolunun
Sen ve ben gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız
Rengimize baksınlar kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma böyle gelmiş bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz
Sen kıvrıl ben gideyim son peygamber kılavuz

Yol onun varlık onun gerisi hep angarya
Yüzüstü çok süründün ayağa kalk sakarya...


Necip Fazıl Kısakürek