Karga bir küme dağ gördü sabahleyin, buram buram.
Denizi gördü
Omurgası loş, kıvrımlarında bütün dünya.
Yıldızları gördü, karanlıkta yitip giden bir duman, hiçlik
ormanında üretim yerlerini örten mantarlar, Tanrı ağusu.
Yaratılışın korkunçluğundan titredi.
Dehşetin verdiği görüntüde
Şu ayakkabıyı gördü, tabansız, yağmurdan sırılsıklam,
Yatıyor çölde.
Bir de çöp tenekesi vardı, dibi paslanıp delinmiş,
Rüzgarın oyun yeri, pis su birikintilerinde.
Bir de ceket vardı sessiz evin sessiz odasındaki karanlık dolapta.
Bir de yüz vardı, sigarasını tüttürmüştü alacakaranlık
pencereyle ateşin korları arasında.
Yüzün yakınında, bu el, hiç kıpırdamadan.
Elin yakınında, şu fincan.
Karga göz kırptı. Göz kırptı. Hiçbir şey olmadı.
Gerçeklere baktı da baktı.
Hiçbir şey kaçmadı gözünden. (Hiçbir şey kaçamaz ki).
Denizi gördü
Omurgası loş, kıvrımlarında bütün dünya.
Yıldızları gördü, karanlıkta yitip giden bir duman, hiçlik
ormanında üretim yerlerini örten mantarlar, Tanrı ağusu.
Yaratılışın korkunçluğundan titredi.
Dehşetin verdiği görüntüde
Şu ayakkabıyı gördü, tabansız, yağmurdan sırılsıklam,
Yatıyor çölde.
Bir de çöp tenekesi vardı, dibi paslanıp delinmiş,
Rüzgarın oyun yeri, pis su birikintilerinde.
Bir de ceket vardı sessiz evin sessiz odasındaki karanlık dolapta.
Bir de yüz vardı, sigarasını tüttürmüştü alacakaranlık
pencereyle ateşin korları arasında.
Yüzün yakınında, bu el, hiç kıpırdamadan.
Elin yakınında, şu fincan.
Karga göz kırptı. Göz kırptı. Hiçbir şey olmadı.
Gerçeklere baktı da baktı.
Hiçbir şey kaçmadı gözünden. (Hiçbir şey kaçamaz ki).
Ted Hughes
Çeviren: Talat Sait Halman