Şiir, Sadece: To Hu
To Hu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
To Hu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Haziran 2013 Cuma

Zindanlıkların Yol Türküsü

Sürgüne doğru, geçiyoruz Kui Nhon sokaklarından
İnsan hiç bu kadar yakın bulmamıştır evleri kendine
Sizler, kıyı kenar gidenler, ayakları birbirine dolananlar
Kimbilir, dost olur muydum sizinle zamanla?
Yavaş ol kamyon! Birazcık dur işte!
Bir zaman hasret kalacağım evlere!

Ama evler seyrekleşiyor gitgide
Pirinç tarlalarının yeşili akıyor anılardan
Tepede bir tarlada bir türkü akşam güneşi altında
Dağların uzaktaki çizgileri siliniyor

Yol bu garipsi ülkeye doğru yükseliyor
Kangtum, geçitleri ve sonsuz dağlarıyla
Çamlar türkü söylüyor, mırıldanıyor ırmaklar
Akşamın çığrışan kuşları, seslenen kim size?

İnsan nasıl da bağırmak ister öfkesini dindirmek için!
Rüzgarın iç çekişlerinde nice hüzün boğulur

Dak Sut'a doğru, Dak Pao'ya doğru yükseliyor yol
Yarlara eğilerek
İp köprüler sarsılıyor ırmakların üzerinde
Yukarda bir iki nöbetçi tünemiş
Gönlüm sizi düşünüyor, arkadaşlar ...

Ey kardeşlerim, işte buraya gömdüler sizi
Kemiklerinizi attılar karanlık ormanlara
Nöbetçinin kolu yorulmuştu kamçı sallamaktan
Kanınız coşturup neşelendiriyordu komutanı
Bu taşların her biri bir kan damlasıdır

Köprünün her ayağı ölü bir insan bedenidir
Siz ey ilk gidenler, yolu açanlar
Biliyor musunuz, zindan yolunda sizi izliyoruz?
Yol Dak Lay dağına doğru yükseliyor.

Yabanıl bir horozun türküsüyle kırılıyor sessizlik
Kuş falan yok buz gibi bir rüzgarın estiği siste
Bir iki köycük boğuluyor bulutların arasında
Karakolun önünde rengi atmış bir bayrak
Kabartma bir akşam görünümü gibi yüreğime vuruyor damgasını

Kim çözebilecek bu korkunç tiksintiyi
Zindanlıkların sisleri delip giden bakışlarındaki?
Dağlar söyleyin bana hurdan ovaya kadar
Kaç fersah çeker, kaç gece yürünür?


To Hu
1942
Türkçesi: Eray Canberk

27 Haziran 2013 Perşembe

Küçük Luom

Hue' de savaş vardı
Ben dönerken Hanoy'a
Yeğenle karşılaştım
Bir sokağın başında

Küçücük bir yumurcak
Elinde de çantası
Afacan bastı bacak
Akıllı mı akıllı

Kasketini ters giymiş
Hiç durmuyor çenesi
Çalımını atıyor
Küçük bir kral gibi

-İşlerim pek yolunda!
Görevliyim ben şimdi
Mang Ca denen kışlada
Yerim evden de iyi!

Bizim yeğen gülüyor
Yanakları da al al
-Eh eyvallah arkadaş!
Şimdilik sağlıcakla kal

Yeğen bir yana gitti
Amca başka bir yana
Memleketten bir haber
Haziran ayında:

Bu ... Luom
Bizim Luom

Başka sabahlar gibi
Bir sabah karanlıkta
Bizimki çıka geldi
Cebinde bir mektupla

Geçmiş gelmiş cepheyi
Güm ... Bom'lar ... arasından
Bu önemli haberi
Getirmiş hiç korkmadan

Ipıssız tarlalarda
Büyüyordu başaklar
Çeltiklerin üstünde
Küçücük bir kasket var

Bir ışık parıldadı
Küçük arkadaş düştü
Al kanı taze kanı
Topraklara döküldü!

Kaba korlar pirinci
Ak akçım tane tane
Nasıl kokar mis gibi
Can gezinir her yerde
Luom nerdesin, nerde?

Küçücük bir yumurcak
Elinde de çantası
Afacan bastı bacak
Akıllı mı akıllı

Kasketini ters giymiş
Hiç durmuyor çenesi
Çalımını atıyor
Küçük bir kral gibi


To Hu
Türkçesi: Eray Canberk