Krallar korurdu Versailles'i
tarih gözbebeğini.
bu yollardan koşarken
saraydan saraya
binerdi her Lui ve her Ludovik
yaylı, rahat
arabaya
yaldız, ipek
arasında
pelte gibi titreterek
on batmanlık göbeğini
ve sonra...
güvenerek bacakların
piston kollarına
Marseilles'in eşliğinde
ve bir yandan lanet,
lanet taca da, saraya da,
sapmıştı Versailles yollarına
külotunu toplayan
Kapet.
Bugün
aynı yolda yarışıyor
Paris otoları
Paris gürültülü, çalkantılı ve
şen
rantiyeler, Paris kokotları
dolaşıyor
Amerikan turistleri
bir de ben.
İşte Versailles. İlk hayret ünlemi:
Vay anasını! Soyarak el âlemi
amma da yaşamışlar
bu eski krallar
ne gaile, ne tasa!
Binden fazla salon
yüz yatak odası
ve her odada
hem bir yatak
hem bir masa.
Böyle bir sarayın
ikincisi yapılamaz
çalsan çırpsan hazineden
ömür boyunca
Sarayın arkasında
uzunca
havuzlar
Hayatları taze,
serin olsun diye
fışkırıyor sular akşam olunca
her yer havuz... kameriye, şadırvan
ve fıskiye.
"Gentille",
yani zevkli hayat için dümdüz
koru yollarında
sıralanmış Tanrı heykelleri
hem Apollonlar, hem de Venüs
ama kiminin kolu kopuk
kiminin burnu ve elleri
Pompadur'un apartmanı
az ötede
Büyük ve Küçük Triyanon
şurası
duşlar ve Pompadur hamamları
burası
bu dokuz on
oda, bir arada
Pompadur'un yatak odaları.
Bu mu hayat?
basit, adi, beylik,
ye, iç ve yat
Benois'nın
suluboya tablosuna istersen
kat
Ahmatova'dan
tatlı birkaç dörtlük.
Ortalığa bakındım
bütün eşya arasında
bir Antuvanet'in gece masasında
koca çatlağı beğendim.
İşte, devrim tarihinden bir an:
paldır küldür kaba botlar.
Marseilles inletiyor
Versailles Sarayı'nı
ve derken
çakıyor devrim kazığını
sankülotlar:
Küüüüt! Diye yaldızlı masaya
bir darbe
şaka niyetine
kraliçeyi giyotine
saçlarından sürüklerken.
Versailles bahçeleri güzel.
Güller türlü türlü
Bizde böyle kültür olsa,
gül değil, geniş makine kültürü
müzelere tıkılsa
eski ve gereksiz şeyler.
Emekçilere
bu bahçeye
hem çelikten hem de camdan
bir de Kültür Sarayı kondurulsa
gözü kamaştırsa
yeni stilde bir ihtişam
ve sarayın hacmi
bin iki bin değil,
milyona ulaşsa!
... Krala, markilere ve çarlara ibret,
unutmasın diye geçmişini
halk sırtından çalınan
varlıklarıyla öğünmesin diye
attı semaların giyotini
Antuvanet'in kellesini atar gibi
attı
yuvarladı akşam güneşini
Paris damları üstünde
ağır ağır ölsün diye.
Titreşiyor
yapraklar ince ince
dağılıyor
ıhlamur, atkestanesi kalabalığı
gölgeler siliniyor
Ay
göklerde ince bir yay
Akşam oldu.
Ve başına geçiriyor
saydam camdan gece kalpağını
bu saatte kapanan müze: Versailles
Vladimir Mayakovski