Söyle bana neye benziyor ağaç.
Üzerinde kuşlar uçtuğu zaman
nasıldır bir ırmağın şarkısı.
Denizi anlat bana. Anlat bana
engin kokusunu tarlaların.
Yıldızları. Havayı.
Ufukları anlat bana,
bir yoksul kulübesi gibi
kilitsiz, anahtarsız ufukları.
Nasıldır öpmesi bir kadının
söyle bana. An biraz da
aşkın adını: anımsamıyorum artık.
Kokar mı geceler hala
ayışığında mutluluktan titreyen
aşıkların kokusuyla?
Kalmadı mı yoksa geriye bir şey
şu çukurdan, şu mezar ışığından
ve volta taşlarımın türküsünden başka?
Tam yirmi iki yıl oldu... Unuttum
nasıldı boyutları, nasıldı
kokusu ve rengi dünyanın ...
Rasgele yazıyorum: "deniz" ve "kırlar"ı
"Orman" diyorum, ama unuttum artık
nasıldı boyu bosu bir ağacın.
Konuşuyorum, canlandırmak için hayalimde
yılların gözlerimden sildiği şeyleri.
(Sürdürmek olanaksız artık: çünkü
ayak seslerini duyuyorum gardiyanın.)
Marcos Ana
Çeviren: Özdemir İnce