XXXI.
Ben neyi yalnızlık sanmıştım bir keresinde?
Sulardan bana akanı bilmiyordum o vakitler,
elmalardan, vitrinlerden, kapılardan ve bebeklerden
bana akanı bilmiyordum.
Pencere camı çatlasa
içimde bir cam fabrikası yıkılırmış bilmiyordum.
Güzelliklerim güzelliklerinizdendi,
güzelliklerimi bilmiyordum.
Çirkinlikler varmış insanı büyüleyen,
bilmiyordum.
'Gözün gördüğünü el, elin gördüğünü göz görmezmiş'
bilmiyordum.
Nesneler adama tasma takıp gülermiş,
bilmiyordum.
Bütün şarkılar aynı makamda okunur
ayrı makamda dinlenirmiş
ve susmak da bir şarkıymış,
bilmiyordum.
Ben yalnızlığı ne sanmıştım bu keresinde?
Yalnızlıklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yalnızlıklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17 Kasım 2010 Çarşamba
Yalnızlıklar
XV.
Yalnızlık kaybettikçe kazanır her zaman.
Bazen de büyüler verir bize en olmaz düşlerden,
düşler verir kıpırtılardan,
düşler seslerden
ve görüntülerden.
Öyle elsiz ayaksız dalarız ki ona,
kapılarımız kapısıdır bir yerden sonra,
pencerelerimiz penceresi;
ve kalakalmışızdır kapılarımızdan
kapılarının ardında.
Üstelik, orada herkes vardır;
ölüler oradadır, diriler.
Çünkü herşey yalnızlık kadar eskidir,
yalnızlık kadar uzak;
ve her şey uzaklığı kadar güzel.
Bir bisiklet geçer kapıdan,
sonra bir kedi,
ardından bir kuş.
Derken, kuş derinliğinde bir mavi kalır geride,
gözleri kedi pençesi.
Yalnızlıksa, bir gökyüzüdür hala gökyüzünde
Hasan Ali TOPTAŞ
Yalnızlık kaybettikçe kazanır her zaman.
Bazen de büyüler verir bize en olmaz düşlerden,
düşler verir kıpırtılardan,
düşler seslerden
ve görüntülerden.
Öyle elsiz ayaksız dalarız ki ona,
kapılarımız kapısıdır bir yerden sonra,
pencerelerimiz penceresi;
ve kalakalmışızdır kapılarımızdan
kapılarının ardında.
Üstelik, orada herkes vardır;
ölüler oradadır, diriler.
Çünkü herşey yalnızlık kadar eskidir,
yalnızlık kadar uzak;
ve her şey uzaklığı kadar güzel.
Bir bisiklet geçer kapıdan,
sonra bir kedi,
ardından bir kuş.
Derken, kuş derinliğinde bir mavi kalır geride,
gözleri kedi pençesi.
Yalnızlıksa, bir gökyüzüdür hala gökyüzünde
Hasan Ali TOPTAŞ
Yalnızlıklar
VII.
Yalnızlık alıp karşına kendini,
öteki kendinlerle konuşmaktır.
Bakışmaktır, öteki kendinlerle;
dövüşmektir.
Kimi zaman da, öldürmektir
içlerinden sana en çok benzeyeni,
benzemiyor diye.
Yalnızlık, öldürmektir.
Yalnızlık asasıdır Musa'nın,
Nuh'un gemisidir,
İsa'nın çarmıhı,
Muhammed'in devesi.
Teraziden havalanıp Bakkal Hüsnü'nün
omuzlarına konan sineğin kanadıdır
sinek için,
elimdir benim,
ayağımdır.
Tenimdeki ürpertidir ansızın,
ansızın bana bakışınızdır.
Yalnızlık, sizin size yokuşunuzdur.
Hasan Ali TOPTAŞ
Yalnızlık alıp karşına kendini,
öteki kendinlerle konuşmaktır.
Bakışmaktır, öteki kendinlerle;
dövüşmektir.
Kimi zaman da, öldürmektir
içlerinden sana en çok benzeyeni,
benzemiyor diye.
Yalnızlık, öldürmektir.
Yalnızlık asasıdır Musa'nın,
Nuh'un gemisidir,
İsa'nın çarmıhı,
Muhammed'in devesi.
Teraziden havalanıp Bakkal Hüsnü'nün
omuzlarına konan sineğin kanadıdır
sinek için,
elimdir benim,
ayağımdır.
Tenimdeki ürpertidir ansızın,
ansızın bana bakışınızdır.
Yalnızlık, sizin size yokuşunuzdur.
Hasan Ali TOPTAŞ
15 Kasım 2010 Pazartesi
Yalnızlıklar
IV.
Yalnızlık, kendimizi alıp kaçtığımız
dilsiz bir attır; yelesi bakışlarımızda
savrulur hep, nal sesleri duruşumuzda.
Bu yüzden uzaklar
atların topuklarında zonklar,
biz uzaklarda.
Zaten yalnızlık bir uzaklıktır yakınımızda:
Gürültüler ona çarpmasalar bilmem
gürültü müdürler,
çizgiler çizgi mi, insanlar insan,
kalabalıklar kalabalık?
Çeşmeler bile onu akar ninemin sesinde
elimi oluğa uzatmadan önce.
Ninem alır kestane kokulu sesini sonra
dağlara karışır;
ve Baklan denen yerde,
bir ses bir sesi üşütmesin diye,
yanık kaval sesiyle yatar
yarasını patikalarla saran çobanlar.
Ve yalnızlık, yalnız bir çobandır
çobanların bakışında
zamanı güden.
Hasan Ali TOPTAŞ
Yalnızlık, kendimizi alıp kaçtığımız
dilsiz bir attır; yelesi bakışlarımızda
savrulur hep, nal sesleri duruşumuzda.
Bu yüzden uzaklar
atların topuklarında zonklar,
biz uzaklarda.
Zaten yalnızlık bir uzaklıktır yakınımızda:
Gürültüler ona çarpmasalar bilmem
gürültü müdürler,
çizgiler çizgi mi, insanlar insan,
kalabalıklar kalabalık?
Çeşmeler bile onu akar ninemin sesinde
elimi oluğa uzatmadan önce.
Ninem alır kestane kokulu sesini sonra
dağlara karışır;
ve Baklan denen yerde,
bir ses bir sesi üşütmesin diye,
yanık kaval sesiyle yatar
yarasını patikalarla saran çobanlar.
Ve yalnızlık, yalnız bir çobandır
çobanların bakışında
zamanı güden.
Hasan Ali TOPTAŞ
Yalnızlıklar
İnsana en yakın yalnızlıktır insan.
I.
Neresinden bakılırsa bakılsın,
her cümlede bir çift göz vardır
ve her noktada bir insan.
O insan ki, bakar bize ve ötemize;
ve o insan ki, giyindiği zamanın gerisinden sorar
hep kaygılanır, duraksar ve sessizdir;
ve geldim demenin bir sessizliği varsa, öpüşelim
demenin, sen hala gitmiyor musun demenin ya da
ölmek istemenin bir sessizliği varsa,
kelimeleri de vardır sessizliğin
duruşun kelimeleri vardır;
bakışın, uzanışın,
gülüşün...
Ama, yalnızlığın kelimeleri yoktur.
O, bütün kelimelerden oluşmuş bir kelimedir.
II.
Yalnızlık mimarıdır çoğu kez mimarlığımızın.
O öykünün öyküsüdür o kağıda dökülmemiş;
şu şiirin sesidir, rengidir şarkıların şarkıcı-
ların; ve her bakışın iskeletidir bin yıllardır
- ki, gözlerimizi nereye çevirirsek orada
durur;
ve geçmişin çekmecelerinden her an kendine
başka bir giysi bulur
ve o yazandır cümleleri;
kelimeler odur.
Her metnin arkasında sırdır o,
önünde gözdür.
Yalnızlık, yazar ve okur.
Hasan Ali TOPTAŞ
I.
Neresinden bakılırsa bakılsın,
her cümlede bir çift göz vardır
ve her noktada bir insan.
O insan ki, bakar bize ve ötemize;
ve o insan ki, giyindiği zamanın gerisinden sorar
hep kaygılanır, duraksar ve sessizdir;
ve geldim demenin bir sessizliği varsa, öpüşelim
demenin, sen hala gitmiyor musun demenin ya da
ölmek istemenin bir sessizliği varsa,
kelimeleri de vardır sessizliğin
duruşun kelimeleri vardır;
bakışın, uzanışın,
gülüşün...
Ama, yalnızlığın kelimeleri yoktur.
O, bütün kelimelerden oluşmuş bir kelimedir.
II.
Yalnızlık mimarıdır çoğu kez mimarlığımızın.
O öykünün öyküsüdür o kağıda dökülmemiş;
şu şiirin sesidir, rengidir şarkıların şarkıcı-
ların; ve her bakışın iskeletidir bin yıllardır
- ki, gözlerimizi nereye çevirirsek orada
durur;
ve geçmişin çekmecelerinden her an kendine
başka bir giysi bulur
ve o yazandır cümleleri;
kelimeler odur.
Her metnin arkasında sırdır o,
önünde gözdür.
Yalnızlık, yazar ve okur.
Hasan Ali TOPTAŞ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)