Doğudan siyah bir duvar, tekerlenerek, kemerliyor
üstteki yüksek göğü
Boğmak için masum ve benzi uçuk batı ışıklarının
henüz kapladıklarını
Tükenmiş günbatımının buluttan kıyılarını; öyleyse
hoşçakal, tatlı gün!
En erken yeşilden fışkırdın sen, yeşiller içinde,
incinirmişçesine, kayarsın.
Hiç fark etmemiş miydim, nöbette daha önce, daha
alçakgönüllü bir yükseklikte
Şafağın kapısından, kalabalıklaşarak, gecenin
ve gecenin ölümünün girdiğini?
Robert Graves
Çeviren: Ali Cengizkan
üstteki yüksek göğü
Boğmak için masum ve benzi uçuk batı ışıklarının
henüz kapladıklarını
Tükenmiş günbatımının buluttan kıyılarını; öyleyse
hoşçakal, tatlı gün!
En erken yeşilden fışkırdın sen, yeşiller içinde,
incinirmişçesine, kayarsın.
Hiç fark etmemiş miydim, nöbette daha önce, daha
alçakgönüllü bir yükseklikte
Şafağın kapısından, kalabalıklaşarak, gecenin
ve gecenin ölümünün girdiğini?
Robert Graves
Çeviren: Ali Cengizkan