Sen güneşsin,
Ben seni her gün konuklayan
Ayçiçeği,
Kırmızı bir tülle örtülmüş gökyüzünün altında konuklarım ben seni,
Çiğ tanelerinin yok olduğu bahçede seni beklerim,
Meltem çıktığında yoldaş olurum sana alaca karanlıkta.
Senin ışıl ışıl yanan yuvarlağın
Benim altın gibi yapraklarımı aydınlatır
Ve taçlandırır beni defneden bir taçla.
Göğsümde taşırım ben şiirin tohumlarını
Ve ölümsüz bir aşkı.
Gerçek yaşamının örneğini görürüm senin yüzünde.
Benim yapraklarım mavi bulutlardır,
Yapraklarım mızrak gibi fırlayan ışınlardır.
Yeryüzünün güneşiyim ben.
Sen beni bırakıp gittiğinde,
Önce başımı eğip uykuya dalarım,
Acıdan ölür giderim sonra da.
Bilirim ki güz geldiğinde,
Altın gibi yapraklarım bir bir
Düşüp gidecektir dökülen saçlar gibi.
O zaman senin anın uğruna,
Dökeceğim kanımı,
Göğsümü parçalayacağım
Ve savuracağım ölümsüz tohumlarını,
Bir bir,
Yeniden can bulacak toprağa.
Z'in Zö-Hao
Çeviren: Eray Canberk