Şiir, Sadece: Zaharia Stancu
Zaharia Stancu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Zaharia Stancu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Eylül 2013 Çarşamba

Höyüklü Alan

Yüklemiş yıldızları arabasına gece
Kasıp kavuruyor ortalığı bir rüzgar.
Bir İskit kralı uyuyor şu höyüğün altında
Öbüründe Got kralı var.

Yatıyor kılıçları yanlarında sessiz
Ki ne gövdeler doğramışlardı hayatta.
Duruyor olduğu gibi kemik sapları ya,
Pas yemiş şimdi keskin yüzlerini.

Bir savaş yeriydi daha dün
Şimdi ekinlerin dalgalandığı şu alan.'
Çiziktirmeye kalk bir sopayla toprağı
Ya bir kırık kargı çıkar ya kalkan.

Bir ot yığınına uzanıyorum yorgun.
Uğultusu geliyor derinlerden savaşların.
Askerler, sakallı askerler, başlarında tolga
Ve eyerlerinde atlarının düşman kelleleri asılı.

Başıboş kafilelerde uzun arabalar dizisi
Salkım saçak kadınlar ve çocuklar uğultusunda.
Bilmiyorum bir rüyada mıyım, uykuda.
O günlerinde miyim tarihin yoksa?

Yok hükmü kralların, kalmamış kudreti
Bağırıp çağırmaya bize, vurmaya başımızı.
Yanmış sönmüş solukları
Bir ak alev gibi her biri.

Kelebekleriz biz de kanatları süslü
Şafakta doğarız yok oluruz akşamla.
Üstünden toz olmuş sevgilerimizin
Samanyolu akar, o köpük ırmağı.


Zaharia Stancu
Çeviren: Yahya Benekay

24 Eylül 2013 Salı

Kıyıda

Deniz, burası, burası kum,
Denizdim ben, kumdum ben.
Bir sesim, bir yüzüm olduğu gün
Olduğu gün başladı çilem.

Ne güzel olurdu!.. Ne güzel olurdu.
Bin yıl önce rastlasaydım sana.
Ne güzel olurdu ... Ne güzel olurdu
Yüz bin yıl önce rastlasaydım sana!

Gökten çalardım ateşi... Çalardım ateşi
Prometeden önce, çok önce ondan,
Mağaramıza getirirdim, sana getirirdim onu
Yaz meyveleri gibi avuçlarımda.

Ceylanları vururdum oklarımla
Yaban sığırını ucu yakılmış kargımla
Göllerde cennet kuşunu yakalardım.
Cennetin ormanlarında verirdim sana.

Senin için altın balıklar avlardım
Şu masmavi denizde.
Olgun elmasını ayın koyardım önüne
Çoban yıldızının kırmızı kirazını.

Ah! Ne iyi olurdu, ne iyi olurdu
Dünya yaratılırken rastlasaydım sana.
Şimdi yapayalnız, kıyıda, yapayalnız,
Köpüklü dalgalar arasında görüyorum seni.
Kumda ayaklarının izini
Rüzgar silmiş, silmiş sular ...

Deniz burası, burası kum.
Denizdim ben, kumdum ben.
Kumdum ben, görmedin beni.
Denizdim ... Deniz olacağım yeniden
Kumdum, kum olacağım yine.
Kum olacağım, kum, muhakkak.


Zaharia Stancu
Çeviren: Yaşar Nabi

23 Eylül 2013 Pazartesi

Dünyanın Bir Ucunda

Dünyanın bir ucuna varmışım
Tahta bir tepsiye dokundum tık tık
Bir kapı açan yok bana.
Yok bir merdiven uzatan
Uçmak, çıkmak inmek için.

Dünyanın bir ucuna varmışım
Tahta bir tepsiye dokundum tık tık
Boşuna tınladı tepsi boşlukta.
Yer yaşamakta, gökler canlı,
Dünyanın bir ucu ıssız baştan başa.

Sen ey gökteki ay, gel yanıma
Süngersi taşlarınla gel.
Akşam yıldızı gel yanıma
Ateştense ateşinle
Buzdansa buzunla gel.

Sabahın bakırsı yıldızı
Sen gel bari yanı başıma,
Güldense gülünle gel
Çiydense çiyinle ...

Dünyanın ucu olmaz, ama vardım ucuna
Dünyanın bir ucunda iki büklüm yapayalnız,
Tam ucunda dünyanın.


Zaharia Stancu
Çeviren: Yaşar Nabi