Şiir, Sadece: andre breton
andre breton etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
andre breton etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Haziran 2017 Perşembe

Özgür Birlik

Orman ateşi saçlı karım
Isı şimşeği düşünceli
Kaplan ağzında susamuru bel’li karım
En iri yıldızlar demeti ağızlı kokart ağızlı karım
Ak toprak üzerinde ak sıçan izi dişli karım
Amber dilli perdahlanmış cam dilli
Kesilmiş kurban dilli karım
Gözlerini açıp kapayan bebek dilli
İnanılmaz taş dilli karım
Çocuk el yazısı elif kirpikli karım
Kırlangıç yuvası kenarı kaşlı
Kış bahçesi tavanı şakaklı arduvaz şakaklı karım
Cam buğusu şakaklı
Şampanya omuzlu karım
Buz altında kalmış yunus başlı çeşme omuzlu karım
Kibrit bilekli
Rastlantı parmaklı kupa beyi parmaklı karım
Kesilmiş saman parmaklı
Zerdeva koltuklu karım
Saint-Jean gecesi ve kurtbağrı koltukaltlı karım
Deniz köpüğü ve bölme kollu karım
Değirmen ve buğday karışımı kollu
Füze bacaklı karım
Umutsuzluk ve saat makinesi devinimli karım
Mürver ağacı iliği baldırlı
Baş harf ayaklı karım
Anahtar demeti ayaklı su içen gemi işçisi ayaklı karım
İncili arpa boyunlu karım
Vald’Or boğazı boyunlu
Sel yatağının ta içinde sözleşmek boyunlu karım
Gece göğüslü
Deniz tepeciği göğüslü
Yakut potası göğüslü karım
Çiğ altında gül görüntüsü göğüslü
Günlerin açılan yelpazesi karınlı karım
Dev pençe karınlı
Dikey uçan kuş sırtlı karım
Cıva sırtlı
Işık sırtlı karım
Yuvalanmış dövülmüş taş ve ıslanmış tebeşir enseli
Ve biraz önce içilen bir bardağın düşüşü enseli karım
Tekne kalçalı
Avize ve ok tüyü kalçalı karım
Ak tavuskuşu tüyü sapı kalçalı
Duyulmaz dengeli
Kumtaşı ve amyant kabaetli karım
Kuğu sırtı kabaetli
Bahar kabaetli karım
Glayöl kasıklı
Altın damarı ornitorenk kasıklı karım
Yıllanmış bonbon ve yosun kasıklı karım
Ayna kasıklı
Islak gözlü karım
Menekşe zırh takımı ve mıknatıslı iğne karım
Uçsuz bucaksız çayır gözlü
Hapishanede içilecek su gözlü
Hep balta altında kalan odun gözlü
Su düzeyi gözlü hava toprak ve ateş düzeyli gölü karım


Andre Breton
Çeviren: Selahattin Hilav

12 Aralık 2016 Pazartesi

Andre Breton

Bakışını gördüm
Gözlerini kapattığın zaman
Mahzun olmama izin vermedin
Ve ben bir şey yapmasam bile bol bol ağladım
Artık bana hiçbir şey söylemeyeceksin
Hiç ama hiç
Bir sürü adam çiçekler getirdi

Nutuklar bile söylendi
Ben hiçbir şey söylemedim
Seni düşündüm.


Philipe Soupault
Çeviren: Orhan Veli

9 Aralık 2016 Cuma

Su Havası

1934'ün güzel yarıgününde
Hava görklü bir güldü barbunya rengi
Ve yaprakları sigara kağıdından bir ağaçla başlardı orman
Ben içine dalmaya hazırlanınca
Çünkü seni bekliyordum
Ve benimle gelirsen
Nereye olursa olsun
Gümüşün üzerine kazılı nakıştır ağzın
Yaygın ve kırık mavi tekerleğin durmadan yükselerek
Beni karşılamak üzere yarışıyordu tüm büyüler
Bir sincap yüreğime ak karnını yaslamaya koşmuştu
Nasıl duruyordu orada bilmiyorum
Ama toprak suyunkilerden daha da derin yansılarla doluydu
Sanki kabuğunu parçalamıştı maden sonunda
Ve sen o korkunç değerli taşlar denizine uzanmış
Dönüyordun
Çırılçıplak
Bir büyük donanma fişeği güneşinin içinde.
İndirdiğini görüyordum ışınlılardan yavaş yavaş
Deniz kestanesinin kabuklarını bile oradaydım
Bağışla orada değildim ben artık
Başımı kaldırmıştım ak kadifeden canlı mücevher kutusu bırakıp
gitmişti çünkü beni
Ve hüzünlüydüm
Yaprakların arasından gök parıldıyordu bir yusufçuk böceği
gibi katı ve dalgın
Kapamak üzereydim gözlerimi
Birden birbirinden uzaklaşmış olan korunun iki eteği devrilip
yıkıldığında
Gürültüsüz
Uçsuz bucaksız bir inci çiçeğinin iki orta yaprağı gibi
Bütün geceyi içinde saklamaya yeterli bir çiçek gibi
Şimdi beni gördüğün yerdeydim
Havada bir çan gibi duran kokuda
Değişen hayata dönmeden önce her gün yaptıklarınca
Zaman buldum dudaklarımı koymak için
Senin çam kalçalarına


Andre Breton
Çeviren: Attila Tokatlı

Uyanıklık

Şu sallanıp duran Saint-Jacques kulesi Paris'in
Ayçiçeğine benziyor
Seine nehri gelip çarpıyor bazen ve yavaşça kayıp geçiyor
gölgesi o motorların arasından
Tam bu sırada parmaklarımın ucuna basıp uykumda
Uykumda o uzanıp yattığım odaya giriyorum
Ateşe veriyorum odayı
Hiçbir iz kalmasın diye benden bu zorla alınan eremimden
hiçbir şey
O zaman bana kardeş kardeş bakan aynı boydaki hayvanlarla
yer değiştiriyor eşyalar bakıyorum
Bakıyorum aslanların yelelerinde ömürlerini tüketen
sandalyalar bakıyorum
O beyaz karınlı köpek balıklar çarşafların titreyen o son
küllerine karışıyor onlarla bir oluyor
Aşkın gelip çattığı saatte o mavi gözkapaklarının saatinde
Yanma sırasının bana geldiğini görüyorum, görüyorum o hiç
olmuş görkemli deliğini nice şeyin
Vücudum olmuş şeyi
O deliği kara leyleğin sabırlı gagalarıyla araştırdığı
ateşler arasından
Her şey bitince gizlice Nuh'un gemisine giriyorum
Aldırmıyorum artık çok uzaklardan insanlar geçiyormuş ayak
seslerini duyuyormuşum aldırmıyorum artık
Göbeği yağmurlarla kesilmiş ak dikenlerin arasından
Görüyorum kılçıklarını güneşin
O suç ortakları olan yoklukla varolmanın tırnağı altında
Büyük bir yaprak gibi duyuyorum yırtılışını o insancıl çamaşırın
Bütün o işçilikler solup gidiyor bir kokulu dantel kalıyor
onlardan sade
Bir kokulu dantel kabuktan canım bir göğüs biçiminde
Bunca şeyin bir yüreğine dokunabiliyorum artık
İpi tutuyorum bir


Andre Breton
Çeviren: İlhan Berk

Kül Kağıdı

Sıkılacak kuşlar
Bir şey unutmuşsam eğer
Okulun paydos çanını çalınız denizde
Adını hodam çiçeği korduk

Yarışın çözümünü vermekle başlıyoruz işte
Bir kadın elinde kaç damla gözyaşı toplanabileceğini öğrenmek
isteriz:

1) mümkün olduğu kadar küçük
2) orta boy bir elde

Bu yıldızlı gazeteyi buruştururken
Ve sonrasız tenler bir kez dağların tepelerini ellerine geçirdikten
sonra
Vanucluse'de bir vahşi gibi küçük bir evde oturuyorum

Sürgüne mahkum yürek.


Andre Breton
Çeviren: İlhan Berk

17 Aralık 2008 Çarşamba

Tiki

Denizlere karşı seviyorum seni

Kırmızı yumurta gibi yeşil olduğu zaman

Bir düzlüğe götürüyorsun beni

Ellerin bıldırcın gibi yumuşacık

Kadının karnına dayıyorsun beni

Sedef renkli bir zeytine dayarmış gibi

Dengeliyorsun beni

Yatağa yatırıyorsun

Yaşamış olmaya bakarak

Önce ve sonra

Kauçuk gözkapaklarının altında


Andre BRETON
(Çev.: Özdemir İnce)

Olmak

Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Kanatsız,akşam vakti,

Deniz kıyısında bir tarasada ,kaldırmış bir sofrada kalmak diye bir sorunu yok onun.Umutsuzluk,ortalık kararır kararmaz bir karıktan kalkıp öbürüne konan tohumlara benzeyen, o bir sürü küçük küçük olayların dönüşü değil bu .Bir taşın üstündeki köpük ya da su bardağı değil

o.Kardan elenmiş bir gemi o , ya da düşmüş kuşlara benzetebilirsiniz,ama kanları yok gibidir.Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu .Başa takılan mücevherlerle çevrilmiş küçük bir şey o .Umutsuzluk o.Kopçası bulunmayan inci gerdanlık ,bir ipe gelmez,böyle bir şey işte umutsuzluk.Gerisini geçelim.Başlamışsak bitirmeyiz umutsuzluğu .Saat dört sularında avizeden umutsuzlanırım ben ,gece yarısına doğru da yelpazeden umudumu keserim,tutukların sigaralarından umut-suzlarım.Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Kalbi yoktur,el umutsuzluktan hep soluk soluğa kalır,umutsuzlukta kalır öyle aynalar,bize asla ölüp ölmediğini söylemezler.Beni büyüleyen umutsuzluğu gördüm ben .Yıldızların türkü söyledikleri vakti gökyüzünde uçan bu mavi sineği seviyorum ben . Şaşılacak ,o uzun dolu tanelerine benzeyen umutsuzluğu , o kibirli , o öfke küpü umutsuzluğu büyük çizgilerle tanıyorum.Her gün herkesler gibi kalkıyorum,kollarımı çiçekli bir kağıda uzatıyorum,hiçbir şeyciler hatırlamıyorum,ama hep umutsuzluğun yardımıyla o geceden koparılmış o canım ağaçları

görüyorum.Odanın havası davul tokmakları gibi güzel .Bir zaman

içinde ,bir zaman .Büyük çizgileriyle tanıyorum umutsuzluğu.Bana bir sırık uzatan perdenin rüzgarı gibi o .Böylesi bir umutsuzluk akla gelir mi? Yangın var!Ah yine geliyorlar...İmdat! İşte merdivenlere düştüler.Ve o gazete ilanları,o kanal boyunca ışıklı sayılar sonra.Bir kum yığını!Büyük çizgileriyle önemli değil umutsuzluk.Bir orman yapmaya giden angarya ağaçlar,bir gün daha yapmaya giden bir yıldız angaryası,ömrümü uzatan bir angarya günleri daha.


Andre BRETON
(Çev.:İlhan Berk)

O Taraçaların

O taraçaların en üstlerinden biz kuşları daim büyüyen sen

Her gece çiçekli bir dal yapan omuzlarından o kuşlar biz o canım

Arabanın kollarına

O kuşlarınız biz kıvılcımlardan daha parlak fışkıran bileğinden

O iç çekişleriyiz camdan heykelin o dirsekleri üzerinde kalkıp

doğrulan uyurken biri

gedikler açılan o pırıl pırıl yatağında

gedikler ki oradan mercan ormanlarda o düzlüklerde

geyikler görünür

Sonra çırılçıplak kadınlar ta derinlerinde bir

Maden ocağının

Hatırlarsın sonra sen uyanır trenden inerdin

Şöyle bir durup bakayım demezdin o koca koca barometrimsi

Köklerin peşindeki lokomotife şöyle bir

O ki sızlanır durur bakir ormanlarda ölümcül kazananlardan

Sızlanır durur o sümbül tüten bacalardan gömlek değiştiren

Mavi yılanlardan

O zaman biz senin önünden gidiyorduk biz o değişmelere

Bağlı bitkiler

Birinin her zaman suçüstü yakalayabileceği o her gece işaretler

Yapan biz

O hani evi yıkılırken hani birbirine karışmış bir yığın acayip şeyin

Önünde şaşırıp kalan

Sonra yatağını sofayı merdivenini arayan hani

Merdiven dallanır budaklanır büyür durmadan

Götürür değirmen taşından bir kapıya genişler nasıl bir

Alanda birdendire

Kuğular gibi sırtını çıkarır kanadını açar bir sahanlık yapar

Bir yerini ısıracakmış gibi kendi üstüne kıvrılır

Ama basamakların ayağımızın altında çekmeceler gibi birer birer

Açılışına bayılır

Ekmek çekmecelerin şarap sabun ayna merdiven çekmeceleri

O bir tutamlık saçın ten çekmeceleri

Tam bu sırada bakarsınız binlerce Vaucanson ördeği

Tüylerini parlatır

Sen şimdi geriye dönmeden göğüslerini yapan o malayı alıyorsun

Biz sana gülüyoruz sen bizi uzunlarımıza tutuyorsun

Sonra senin isteğin gibi duruyoruz işte

Göz kapaklarımızın altında öyle kımıldamadan hiç

Hani o yattığı neden sonra bir bakmak isteyen

Kadın gibi hani


Andre BRETON
(Çev.:İlhan Berk)