Şiir, Sadece

31 Ocak 2007 Çarşamba

Sonnet XXXIV



Why didst thou promise such a beauteous day,
And make me travel forth without my cloak,
To let base clouds o'ertake me in my way,
Hiding thy bravery in their rotten smoke?
'Tis not enough that through the cloud thou break,
To dry the rain on my storm-beaten face,
For no man well of such a salve can speak
That heals the wound and cures not the disgrace:
Nor can thy shame give physic to my grief;
Though thou repent, yet I have still the loss:
The offender's sorrow lends but weak relief
To him that bears the strong offence's [cross].
      Ah! but those tears are pearl which thy love sheds,
      And they are rich and ransom all ill deeds.


William Shakespeare


Öyle güzelim bir gün vaad edip sanki neden
Pelerin giydirmeden yola çıkarttın beni
İndi de kem bulutlar yarı yola gelmeden
Hain duman gizledi senin alıp görkemini
Bora görmüş yüzümü yağmurlar ıslatınca
Yetmez bulutu delip kurulamağa koşman:
Övgü olmaz yarayı iyi eden ilâca
Utanç denen illete olamıyorsa derman.
Senin utanman benim yüreğimi dağlamaz;
Sen pişmanlık duysan da olanlar yalnız bana;
Suçlunun üzüntüsü pek teselli sağlamaz
O suçun çarmıhını sırtında taşıyana.
     Ah sevginden dökülen o inci gibi yaşlar
     Onlarda şerre fidye illetlere deva var.