IV.
Yalnızlık, kendimizi alıp kaçtığımız
dilsiz bir attır; yelesi bakışlarımızda
savrulur hep, nal sesleri duruşumuzda.
Bu yüzden uzaklar
atların topuklarında zonklar,
biz uzaklarda.
Zaten yalnızlık bir uzaklıktır yakınımızda:
Gürültüler ona çarpmasalar bilmem
gürültü müdürler,
çizgiler çizgi mi, insanlar insan,
kalabalıklar kalabalık?
Çeşmeler bile onu akar ninemin sesinde
elimi oluğa uzatmadan önce.
Ninem alır kestane kokulu sesini sonra
dağlara karışır;
ve Baklan denen yerde,
bir ses bir sesi üşütmesin diye,
yanık kaval sesiyle yatar
yarasını patikalarla saran çobanlar.
Ve yalnızlık, yalnız bir çobandır
çobanların bakışında
zamanı güden.
Hasan Ali TOPTAŞ