Şiir, Sadece

12 Haziran 2012 Salı

Dilenmek

çoğumuz gibi, o farklı işlere
girip çıktım ki, midem deşilmiş ve bağırsaklarım
rüzgara fırlatılmış gibi hissediyorum kendimi.
iyi insanlar da tanıdım bu işlerde
öbür tür de.
ama birlikte çalıştığım insanları
düşününce-
aradan on yıl geçmesine rağmen-
ilk aklıma gelen
Karl
oluyor.

Karl'ı hatırlıyorum: yaptığımız iş
belden ve boyundan askılı
önlük giymeyi gerektiriyordu.

ben Karl'ın çömeziydim.
'kolay bir işimiz var', demişti
bana.

her sabah yöneticilerden biri geldiğinde
Karl hafifçe öne eğilip gülümser, başını hafifçe sallayarak
onu selamlardı: 'günaydın Doktor Stein',
'günaydın Bay Day' ya da
Bay Night, kadın bekarsa 'günaydın, Lilly' ya da
Betty ya da Fran.

ben tek kelime
etmezdim.

Karl bundan rahatsızlık duyuyordu,
bir gün beni kenara çekti: 'bana bak,
böyle bir işi başka nerede bulacaksın?
iki saatlik öğle paydosumuz var.'

'bulamam herhalde...'

'kesinlikle, senin benim gibiler için
bundan iyisi can sağlığı..'

bir şey demedim.

'tamam, önceleri zor gelir insana köpeklenmek
benim için de kolay olmadı
ama bir süre sonra
önemli olmadığını keşfettim
kabuğum çıktı.
artık kabuğum var,
anladın mı? '

baktım ona, gerçekten vardı kabuğu, yüzünde de bir tür
bulanıklık vardı gözleri anlamsız
bakıyordu, boş ve
kayıtsız; yıllanmış,
yıpranmış bir deniz kabuğuna
bakıyordum.

birkaç hafta geçti
hiçbir şey değişmedi: Karl hiç sektirmeden
herkesi saygı ile selamlıyor,
gülümsüyor, rolünü mükemmel
oynuyordu.

ölümlü olduğumuz aklına
hiç gelmiyordu
herhalde
ya da
daha büyük tanrıların bizi
izliyor
olabileceği.

ben işimi
yaptım.

sonra, bir gün, Karl beni
kenara çekti yine.

'bak, Doktor Morely benimle
senin hakkında konuştu.'

'evet? '

'senin neyin olduğunu
sordu bana? '

'sen ne dedin? '

'genç olduğunu söyledim.'

'teşekkür ederim.'

maaşımı alır almaz
istifa ettim

ama
yine benzer işler buldum
yeni Karl'larla karşılaştım
ve sonunda hepsini bağışladım
ama kendimi asla:

ölümlü olmak bazen
insanı
tuhaf
neredeyse
çalıştırılamaz ve
son derece
iğrenç
kılar-
hür teşebbüsün
kölesi
değil.


Charles Bukowski