Şiir, Sadece

4 Temmuz 2013 Perşembe

Siste Ölür Miranda

Günün geç saatinde Avrupa'nın içine daldığınızda
yüksek şapkanızla birden çok baharla
süslenmiş bahçede fıskıyenin mermeri
yanında düşerken eski altından yapraklar
İmparatorluğun üstüne
kapıda çiziktirilir bir biçimin hatları
Sankt Petersborg'un gecesine doğru.
Büyük kızağın çanı titreşir
ve birileri o beyaz yalnızlıkta ya da
aynı türden
bir adım aynı soru
eğer çıkarsan Avrupa'nın
süslü kapısı arasından siyah giysili efendi bir bay
zeki tanıma işareti altından bir emir şeriti
Özgürlük Eşitlik bak alnına O'nun
yankılanan ağır toplar arasından
adalarda tanıdı halılar O'nu
Sanıyorum girdi içeriye okyanusları alan
Bütün gemiler ve sis
adım adım izliyor O'nun gündüz işini
mason localarının kitaplıklarındaki bir oyukta bulunan
şöyle ya da böyle bir eldiven kılıç bir kartla
yazı dosyası ağzına dek dolmuş olarak
havagemileriyle dolmuş kentlerle
Trinidad'ta sahile karşı duman
bir savaştan ve bir başkası daha ve deniz taptaze
ve bir kez daha Bay caddesinin merdivenleri atmosfer
ki solunmazmışcasına karşılıyor O'nu
bir elmanın yoğun özü gibi
ve bir kez daha bu asilzade eli bu maviye çalan
savaşçı eldiveni saray odasında
sonsuz yollar savaşlar ve bahçeler
yenilgi dudaklarında başka bir tuz
başka bir tuz değişik bir yakıcı sirke
Cadiz zincirlenmiş duvara
ağır halkalarla düşünceleri soğuk
korku kılıçtan zaman tutsaklık
farelerin arasına inecekseniz bu yeraltı tüneline
ve cüzzamın granit kayasına bir başka kilit var
asılı tabutta o eski yüz
ki ölüp gitti orda ölü bir söz
bir söz adımız bizim dünya
adımlarının gittiği yere doğru
özgürlük titreşen alevi için O'nun
batırıyorlar O'nu suya halatlarla
düşman toprak selâm sabah yok ve soğuk
mezar soğukluğu Avrupa'da.


Pablo Neruda
"Los libertadores'den, Canto General"
(1816)