Senin alnında dinleniyor gelinciklerin rengi,
yankı buluyor dulların yası, ey halden anlayan:
koşarken sen trenlerin arkasından tarlalarda
dönüyor o zayıf çiftçi sırtını sana,
senin adımlarından filizleniyor titreyerek o uysal kurbağalar.
Anıları olmayan o delikanlı selâmlıyor seni,
soruyor sana unuttuğu isteğini,
elleri kuşlar gibi deviniyor senin yarı kürende,
ve onu çevreleyen nem büyük:
tamamlanmamış düşünceleri dolanıp duruyor,
bir şeylere ulaşmak istiyorlar, ah, seni arıyorlar,
ve solgun gözleri onun senin ağında kırpışıp duruyorlar
apansız parıldayan yitik çalgılar gibi.
Ey anımsıyorum susuzluğun ilk gününü,
karanlık bastırıyor yaseminleri,
kendini çektiğin o derin beden
titremiş olan bir damla gibi.
Fakat suskunlaştırıyorsun o büyük ağaçları,
ve arkasında ayın, uzakta, çok uzaklarda,
gözetliyorsun denizi bir hırsız gibi.
Ey gece, benim korkmuş ruhum soruyor sana
gereksindiği metali umutsuzca.
yankı buluyor dulların yası, ey halden anlayan:
koşarken sen trenlerin arkasından tarlalarda
dönüyor o zayıf çiftçi sırtını sana,
senin adımlarından filizleniyor titreyerek o uysal kurbağalar.
Anıları olmayan o delikanlı selâmlıyor seni,
soruyor sana unuttuğu isteğini,
elleri kuşlar gibi deviniyor senin yarı kürende,
ve onu çevreleyen nem büyük:
tamamlanmamış düşünceleri dolanıp duruyor,
bir şeylere ulaşmak istiyorlar, ah, seni arıyorlar,
ve solgun gözleri onun senin ağında kırpışıp duruyorlar
apansız parıldayan yitik çalgılar gibi.
Ey anımsıyorum susuzluğun ilk gününü,
karanlık bastırıyor yaseminleri,
kendini çektiğin o derin beden
titremiş olan bir damla gibi.
Fakat suskunlaştırıyorsun o büyük ağaçları,
ve arkasında ayın, uzakta, çok uzaklarda,
gözetliyorsun denizi bir hırsız gibi.
Ey gece, benim korkmuş ruhum soruyor sana
gereksindiği metali umutsuzca.
Pablo Neruda
"Yeryüzünde Birinci Konaklama"dan
"Yeryüzünde Birinci Konaklama"dan