Şiir, Sadece

3 Eylül 2013 Salı

Sahilin Taşları

Okyanussu taşlar, sahibi değilsiniz sizler
ilkbaharla başakların arasında
bereketli topraktan yükselen o maddenin.

Üzümlerin arasında salınan
mavi dokunuşu havanın tanımıyor
yalnızlıktan okyanusa gelen yüzü.

Ezdiler hiçbir arının tanımadığı
kayalıkların yüzünü, dalgaların ziraatından
başka hiçbir şeyin sahibi değil,
toparlamış taşların yüzü
çatlamış sonsuzluğunda
avuntusuz köpüğünü kavganın.

Tel granitten sarp gemiler
bırakmış öfkeyi, gizli gezegenlerin
o dokunulmaz boyutunda
deniz bayraklarının dalgalanışını.

Fırtınanın ve kasırganın öfkesinden taçlar.

Titreten yalnızlıklardan kuleler.

Denizin kayalıkları, sizindir
zamanın utkulu rengi, sonsuzluğun
nabız atışı kullandı bu konuyu.

Ateş doğurdu denizin grenalarıyla
oyduğu bu külçeleri.

Bakırla salamuranın birleştiği
bu çatlak: bu portakal sarısı demir,
gümüşün ve güvercinin lekeleri,
öldüren duvar
ve üzüm salkımlı derinlik için sınır.

Yalnızlığın taşı, sevgili taş,
sizlerin sert oyuğunuzda asılı duruyor
yosunların hiddetli soğuğu
ve sizlerin ağzına kadar, ayın ışığıyla süslenmiş,
yükseliyor sahillerin yalnızlığı.
Hangi rayiha kaybolmuştu
kumdaki o yitik ayak izlerinden, hangi çağıltı
gelinsi taçyapraklarından fışkırdı titreyerek göğe?

Sahilin bitkileri, et dolu üçgenler,
taşların üzerinde bir pırıltı
tutuşturmayı beceren sürünen yaratıklar,
denizin ilkbaharı, taşların üzerinde
kaldırılan kırılgan kadeh,
küçük amarant şimşeği, hiç
tutuşturulmamış ve şimdiden buza dönmüş öfkeden,
bana bu gücü sun karşı koymak için
yıldızlı ıssızlığın sahillerine.

Denizin taşı, gizli kıvılcımlar
ışığın kavgasında, pasla
kaplanmış çanlar, acıların
bilenmiş kılıcı, yara izlerinde
dünyanın dişsiz heykelinin
inşa edildiği çatlamış kubbeler.


Pablo Neruda
"Evrensel Şarkı"dan