Şiir, Sadece

23 Ekim 2013 Çarşamba

Öfkeye Rağmen

Paslı miğferler, ölü nallar!

Ama ateş ve karanlık kanla
aydınlanmış bir ırmaktan bir atnalı boyunca,
metalle gömüldü acılara,
toprağın üstünde aktı bir ışık:
sayı, isim, çizgi ve yapı.

Sudan kitap sayfaları, mırıldayan dilin
berrak yetenekleri, üzüm salkımlarınca
işlenmiş damlalar,
platinden heceler inciyle kaplı
göğüslerin albenisi gibi
ve pırlantalardan klasik bir ağız
sundu toprağa kar beyazı ışığı.

Oraya bıraktı heykel ölü mermerini
uzağa, ve dünyanın ilkbaharında
ışıdı mekaniğin çağı.

Teknik yükseltti ülkesini
ve zaman hız ve bora
oldu tecimenlerin bayraklarında.

Gezegeni ve bitkiyi inceleyen
coğrafî bir ay
dağıttı coğrafî güzelliğini
topraktaki yolunda.
Asya bakire kokusunu verdi bize.
Kavrayış eğirdi buzsoğuğu ipi
berrak günde, kandan sonra.
Kağıt dağıttı önceleri karanlıkta gizlenen
çıplak balı.

Güvercinlerin kaçışı
ayrıldı tablodan
akşam kızılı ve lâcivertle.
Ve insan dilleri birleştiler
şarkıdan önceki öfkede.
İşte böyle, kanlı taşın
Titan'ıyla,
zalim şahinle
buğday da gelsin, sadece kan değil.

Işık hançerlere rağmen geldi.


Pablo Neruda
"Los conquistadores"den, "Canto General"