Şiir, Sadece

11 Mart 2014 Salı

Guillermina Nerede Olabilir Acaba?

Kız kardeşim davet ettiğinde onu
ve kapıyı açmak için çıktığımda dışarı,
güneş girdi içeri, yıldızlar girdi içeri,
buğdaydan iki belik girdi içeri
ve iki yorulmaz göz.

On dört yaşındaydım,
ve gurur duyduğum buluğ çağımdaydım,
inceydim, kıvraktım ve kaşlarımı çatmıştım,
cenaze gibiydim ve törensi.
Yaşardım örümceklerin arasında,
ormanın nemi, kınkanatlı böcek
ve üç renkli arılar tanırdı beni,
kekliklerin arasında yatardım,
saklanırdım nanelerin altında.

Sonra Guillermina geldi
mavi ışıltılı gözleriyle
tarayarak saçlarımı
ve kışın duvarlarına doğru
kılıçla iliştirdi beni sanki.
Bunlar Temuco’da olmuştu,
Güney’de, sınırda.

Ağır ağır geçti yıllar,
adımlayarak gergedanlar gibi,
havlayarak çılgın tilkiler gibi,
kirlenmiş yıllar geçip gitti,
yaşlanmış, yorulmuş, ölümsü,
ve yürüdüm buluttan buluta,
ülkeden ülkeye, gözden göze,
sınırdaki yağmur
düşerken aynı boz biçiminde.

Yolculuktaydı yüreğim
aynı çift ayakkabıda,
ve benimsedim dikenleri.
Bulunduğum yerde dinleniş yoktu:
vuracağım yerde vuruldum,
öldürüldüğüm yerde hissettim,
ve dirildim, her zamankinden daha diriydim,
ve sonra ve sonra ve sonra ve sonra –
anlatmak uzun zaman alır.

Ekleyeceğim başka bir şey yok.

Yaşamak için geldim bu dünyaya.

Guillermina nerede olabilir acaba?


Pablo Neruda
Estravagari'dan