Şiir, Sadece

12 Mart 2015 Perşembe

XII. Fırat Rüzgara Karşı Aktığı Zaman

fırat rüzgâra karşı aktığı zaman
suyun yüzü telâşlı bir korkuyla ürperir
atmaca kayalıklarında poyrazın yalçın soluğu
dökülür sığırcıklar
çıplak kavaklardan
tortop olmuş
simsiyah ve ufacıklar
içimsıra sonbahar garipliğinin ağır yorgunluğu
fırat rüzgâra karşı aktığı zaman
sessizce kendi kendime ağlayasım gelir
nedense kim bilir

bir fakir gözyaşına dövülmüş bir avuç tuza damlar
bıçaklı dört bıyık tersine dönmüş soğuktan
bunlar muhakkak keleriç köylüleri
iki peynir tulumu sarmış küçük kulaklı atlarına
sağlı ve sollu
erzincan pazarına indiriyorlar

durup cıgarasını yakıyor çarıklarının üstünde biri
sırtını verip poyrazın kırbacına
muhakkak keleriç köylüleri bunlar
uzaktan
yorgun adımlarının bir tozutması var ki yolu
bir yalnızlığı var ki allahın huzurunda
bu dört köylünün
bir başlarına kalmışlığı «fani» dünyada
adamın kemiklerini sızlatan

uzak bir şahin birdenbire hışım gibi alçalıyor
bir vakit süzüldükten sonra nazlı nazlı havada
fırat rüzgâra karşı aktığı zaman
batık bir umut türküsü halinde ölüm
köpeküzümlerinde ıslık çalıyor
atmaca kayalıklarında
ve devedikenlerinde


Attilâ İlhan
Ben Sana Mecburum