Şiir, Sadece

17 Mart 2015 Salı

İkinci Viyolonsel

tersane sokağı'nda bir ben kaldım
yaylı bir tambur ve bir kedi
uzaktan parça parça son bozacılar
perdelerde hüseyin rahmi gölgeleri
aylardan en vahdettin bir kasım
günlerden mondros mütarekesi
hem biraz müslüman sendikacılar
hani bahçekapı'da tramvay grevindeki
hem biraz gece gece kapılandığım
yaylı bir tambur ve bir kedi

sarayburnu'ndaki ağır aksak o vapur
şair namık kemal'dir belki magosa'ya
gülümser alışmamış çelebi gözlükleri
boğuk mithat paşa'nın ağlamaya
tersane kahvelerinde hâlâ konuşulur
ali suavi baskını nasıl saraya
bozuk fonograflarda bekirağa bölükleri
üzgün başladıkça suzinak çalmaya
yıllardan bilmem ki bin üç yüz otuz mudur
binmiş kuvayı milliye mavisi bir tramvaya

sonra kaç sabiha doktor gömleklerinden
bilbao'da ve barut çirkini
şiirler yazdığı reçete kâğıtlarına
hiç yayınlanmayacak belki
bir stalag çarpıntısı berlin eskilerinden
biraz liberal fazlasıyla yahudi
kaç inge bruckhart tahta vagonlarına
wehrmacht kamçılarıyle çizili
kan gibi akıyor bavyera içlerinden
yağmur yüklü tutsak trenleri

o akşam ki karadağ prensinin öldürüldüğü
wagner'den ağır bir kar hazır yağmaya
yırtarak o çıplak canavar düdükleri
viyolonsel yalnızlığını kıyasıya
o hangi delirmek içisıra götürdüğü
özgürlüğü sevdiren doktor sabiha'ya
ölülerin telâş telâş cepheye döndükleri
kaç bilbao gecesi bir daha vurulmaya
en saklı dudaklarıyla sabahlara kadar öptüğü
karanlıktaki tamtamlar kaç afrika'ya


Attilâ İlhan
Ben Sana Mecburum