Şiir, Sadece

14 Nisan 2015 Salı

Vahdet-i Vücud

Uçtukça gönül başka ufuk, başka şehirden,
Oklar sarar etrafını yağmur gibi birden.

Onlar, ki ezelden bu Ebâbîl'i bilirler,
Bir tehlike sezmiş gibi düşman kesilirler.

Her sahilin üstünde ararken yeni bir yâr,
Oklar seni şiddetle eder gönlüme ihtar.

Lâkin bu çocuk yolcu, habersiz yarasından,
Gül derlemek ister, şafakın manzarasından.

Düşmanlar elinden, ne çıkar, dönse de mecruh
Mademki nihayet sana teslim olacak rûh!

Er geç, görecekler ki dönüp bahçene konmuş;
Mademki kanatlandı elinden bu beyaz kuş!

İsterse kızıl goncalar açsın, her adımda,
Bir başka okun rahnesi gergin kanadımda,

Lûtfunla eser kalmaz azabından o hâlin;
Merhem yetişir bir nice hicrana visalin!

Ömrümde birer merhaledir başka güzeller;
Onlarda hayâlim seni pullar, seni teller!

Ayrılması ruhun neye bağlıysa bedenden,
Yollar gibi yıllar da ayırmaz beni senden!

Beyhude seferden yorulup döndüğüm anda,
Derler ki, buluşmuş Kerem Aslı'yle cihanda;

Her fasıladan sonra, emel kasrı olup şâd,
Tekrar edilir kıssa-i Şîrîn ile Ferhâd...

En şanlı ganimet bana sensin her akından:
Mânâ ile, maddeyle, uzaktan ve yakından

Bir sarmaşığın dalları hâlinde giriftiz;
Efsânelerin bin bir isim verdiği çiftiz!


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları
1949