Şiir, Sadece

30 Kasım 2015 Pazartesi

İç Sıkıntısı II

Sanki bin yıl yaşadım, o kadar çok anım var.

Tüm çekmecelerinin içinde bilançolar,
Küçük aşk mektupları, şiir ve romans dolu,
Tutam tutam saç yüklü, kocaman bir eşya bu,
Ki daha az sır saklar kederli belleğimden.
Bu bir ehram, sınırsız büyüklükte bir mahzen,
Fukara kabri, ne çok ölüsü var içinde.
- Ben ayın tiksindiği bir mezarlığım işte,
Orda azaplar gibi sürünür uzun kurtlar,
Aziz ölülerime durmadan saldırırlar.
Solmuş güllerle dolu eski bir odayım ben,
İçinde abur cubur, hepsi modası geçen,
Ah eden pasteller ve sararmış Boucher’ler var,
Yapyalnız, boş şişeden bir kokuyu solurlar.

Denk değil eğri güne hiçbir şey uzunlukta,
Yılların lapa lapa yağan karı altında,
Sıkıntı, meyvesidir donuk meraksızlığın,
Orantısını sağlar hep ölümsüz kalmanın.
- Sen hiçbir şey değilsin artık, ey canlı madde!
Bir dehşetin sardığı o taşın ötesinde,
Uyuklarken dibinde sis çökmüş bir Sahrâ’nın;
Bir sfenks ki, meçhulü tasasız bir dünyanın,
Hartada unutulmuş, yaban mizacı ile
Sadece şarkı söyler batıp giden güneşe.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri