Şiir, Sadece

25 Aralık 2015 Cuma

Kuğu

Victor Hugo'ya.


I

Andromakhe, sizi düşlüyorum! O çayı,
Acınızın sınırsız görkemiyle dul iken
Işıldayan zavallı ve hüzünlü aynayı,
Yalancı Simoeis’i, gözyaşıyla beslenen,

Bolluk getirdi hemen verimli belleğime
Tam geçtiğim sırada ben yeni Carrousel'den.
Eski Paris yok artık (bir şehrin biçimi de
Çabuk değişir, yazık! bir faninin kalbinden).

Ancak zihnimde kalmış barakalar mevkii,
Kurulmak için hazır çadırlar ve kalaslar,
Camlarda parıldayan bir yığın eski püskü,
Ve otlar, bataklıkta yosun tutmuş kayalar.

Orda vardı eskiden bir hayvanat bahçesi;
Orda gördüm, bir sabah, soğuk gökler altında
İş saati, çöplüğün meydana getirdiği
Çıt çıkmayan havada karanlık bir kasırga,

Orda gördüm, kaçmıştı kafesinden bir kuğu,
Kaldırıma sürterek perde ayaklarını,
Beyaz teleklerini yerde sürüklüyordu.
Susuz çay yakınında açarak gagasını

Yıkıyordu, asabi, tozda kanatlarını,
Ve diyordu, yüreği dolmuş doğduğu gölle :
“Gök, ne zaman gürlersin? ne zaman yağarsın, su?”
Bu bahtı kara, garip ve uğursuz söylence,

Bazan bir göğe doğru, Ovidius’u andırıp
Göğe doğru, alaycı, zalimcesine mavi,
Gergin boynu üstünde aç başını uzatıp
Tanrı’ya sitemlerde bulunuyordu sanki!


II

Paris değişiyor, ne ki hiçbir şey değişmedi
İç dünyamda! Saraylar, yapı iskelesi, taşlar,
O eski mahalleler, benim’çin alegori,
Ve taştan daha ağır bende aziz anılar.

Ve Louvre’un önünde de bir imge ezer beni:
Çılgın haliyle büyük kuğuyu düşlerim, ki
Sürgünler gibidir o, hem gülünç, hem de yüce,
Ve dinmez bir arzuyla kemirilmiş! ve sizi,

Andromakhe, büyük kocanın kollarından
Düşmüş pespaye hayvan, ellerine Pyrros’un,
Boş bir mezar yanında esriyip boyun kıran,
Hektor’un dulu, yazık! karısı Helenos’un!

Düşünüyorum, zayıf, veremli zenci kızı,
Tepinerek çamurda fersiz gözle arayan.
Afrika’nın kaybolmuş ceviz ağaçlarını
Sisin sonsuz duvarı arkasında yer alan;

Asla bulunmayacak bir şeyi yitireni,
Ve boğulurcasına gözyaşı dökenleri
Ve Acı emenleri, tıpkı dişi kurt gibi!
Çiçek gibi kurumuş sıskacık öksüzleri!

Ve böylece zihnimin sürüldüğü ormanda
Eski bir Anı üfler borudan nefesini,
Düşünürüm o yitik tayfaları adada,
Tutsak ve mağlupları!... ve daha nicesini!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri