Şiir, Sadece

21 Eylül 2017 Perşembe

Lermontov'a

Benim için çok kimseden daha yakın ve değerlisin
Üstelik yaşıtız da
Ben de on dördüncü yılda doğdum
Sadece bir yüzyıl sonra

Hükümdarın yüce buyruğuyla
-Gözden düşen dost-
Kuzeydeki yurdundan
Kafkas derbentlerine sürülmüştün
İşin bitirilsin diye bir dağlı kurşunuyla

Kurşunlar vızıldadı dağ köyünde
Ve bağırdı sığınağından dağlı:
Korkma!
Kafkasyalı bilir kime nişan alacağım...

Bacım güneşten önce kalkar
Yufka ekmeği pişirirdi sana
Üzengini tuttuğum olurdu
Sen eğere sıçradığında

Yazgıma teşekkür borçluyum
Orada, yüce karlar ülkesinde
Çömelip de ocak başında
Sana İsmail Bey öykülerini çevirdim diye

Ve tüylü halının altında
Uyku öncesinde
Gerek görmezdin başucunda silah saklamaya
Sen, basit bir dağlıyı öylesine yücelten ölümsüz şiirlerde...

Derdim ki:
"Ne olur, az daha kal!"
Fakat sen yamçının siyah kanadını neşeyle savurmuş
Ve gabardin eğere oturmuştun bile...

Dağlarımızda at koşturan delikanlı
Seni biz başka dinden saymıyoruz
Ben sol yanında yüreğimle
Kaysın Kuliyev sağda
Sana siper oluyoruz...

Dağ dorukları düşünceli ve dalgın
Yıldızlar birbirleriyle konuşuyor
Gençsin sen ve sonu yok yolların
Ardın sıra yüzyılların tozu uçuşuyor...


Alim Keşokov
Çeviren: Ataol Behramoğlu