Şiir, Sadece

10 Nisan 2020 Cuma

Beowulf IX - Heorot'ta Bir Başka Kutlama

      Ecgtheow oğlu Beowulf buyurdu:
"Ey Halfdane oğlu, Shieldinglerin şahı!
Gölden bu ganimeti getirdik mutlulukla,
bir zafer hatırası, size hediyemizdir.
Diplerdeki kavgadan kıl payı kurtuldum.
Tanrı yardım etmese kurtulamazdım asla,
o boğuşmadan bilin ki sağ çıkamazdım.
Son derece sert olmasına karşın,
Hrunting'den hayır gelmedi kavgada,
fakat Evrenin Efendisi izin verdi de,
-ne de olsa yoldaştır hep yalnızlara-
duvarda bir kılıç çekti dikkatimi,
belli ki devler için dövülmüş, eski
fakat pırıl pırıl. Bir ara fırsat
buldum işte, vurup ikiye böldüm
mağara mahluklarını. Şu kabzayı merak
ediyorsanız, eridi kakmalı kılıç;
kabardı, tutuştu, yandı o kan selinde,
kabzayı kurtardım tek, kapıp getirdim,
ama Danlara yaptıkları yanlarına kalmadı.
Ve lütfen Shieldinglerin şanlı lideri,
huzur içinde uyuyun artık Heorot'ta.
Tek bir ferdiniz bile bir felakete
kurban gitmeyecek, kaygınız olmasın:
Ne kır sakallı savaşçı ne de en körpe
yiğit, eskiden olduğu gibi yok yere
canından olmayacak bundan böyle."
      İhtiyar krala sunuldu altın kabza,
eskilerden bir hatıra, hürmetli lider için.
O kuyumculuk harikası, Danların kralına
geçmiş oldu böylece, devrilip gidince
iki canavar. O günaha gark olmuş,
Tanrı'nın lanetlediği eli-kanlıların
murdar bedenlerini ölüm maaile
çekince sahneden, krala kısmet oldu,
ki Kuzey diyarında hediyeler dağıtan
başların arasında en bonkörüydü o,
iki deniz arasında sonsuzca sevilen.
      Hrothgar konuştu; ama kabzayı inceledi ilkin,
eskilerin bu hatırasını. Her tarafı kakmalarla
süslüydü, ilk savaşın nasıl başladığı,
tufanın dev soyunu nasıl tamamen
silip süpürdüğü tasvir ediliyordu. Tanrı'ya
karşı gelmişlerdi, O da kabartıp suları
hepsini boğarak dürmüştü defterlerini.
Kabzanın sırtında saf altından,
doğru sırada dizilmiş eski Germen harfleri (1)
ilk sahibini belirtiyordu kıvrık kabzalı,
yılan nakışlı kılıcın. Sonra herkes sustu
Halfdane'in bilge oğlu söze başlayınca:
"Halkımı muhafaza etmek, hak ve hukuku
savunmak ve geleneklerimize gölge
düşürmemek için ant içmiş biri olarak
diyorum ki, çok üstün bir insan duruyor
şu an aramızda. Dostum Beowulf, şöhretin
aldı yürüdü her yöne, yiğitliğin
yedi iklim, dört diyarda duyuldu.
Müthiş gücünü alçakgönüllülük
ve sağgörü ile taşıyorsun. Önceki sözümden
dönmüş değilim bense. Dünya durdukça
yakın dostlarına destek ve
dayanak olacaksın tüm halkına.
     "Heremod böyle değildi hiç, hele de
Ecgwela'nın oğullarına takındığı tavır!
Onun yükselişi yalnız ölüm ve yıkım,
pek az huzur getirdi Dan halkına.
Aynı kupadan içtiklerine kustu kinini,
yoldaşlarını yok etti, yalnızlığa sürgün
etti kendini, koptu kendi kanından;
oysa Yüce Tanrı onu ta başından
muktedir kılmıştı mutlu bir hayata.
Ama ne olduysa birden, nekes
birine dönüştü, yüzük dağıtmaz oldu
Danları şereflendirmek için, davranışları
tam bir kana kanmazlık belirtisiydi.
Onun da yanına kalmadı yaptıkları
ve halka çektirdikleri bir bir çıktı.
     "Bu kıssadan hisse alın öyleyse
ve öğrenin gerçek değerleri,
size bunları diyorsam bu baş
çok şey gördü de ondan.
     "Mucizedir gerçekten,
Yüce Tanrı'nın soyumuza sağanak sağanak
yağdırdığı ilim, mal mülk ve makam.
O'nun her şeye gücü yeter. Gün olur,
izin verir ve soylu sınıftan biri
zekasıyla, en zor işlere soyunur;
zafer bahşeder ona, dünyada huzur,
yurt sınırlarında yüksek kaleler,
ve sonra başka ülkelere gelir sıra;
ta ki bir gün böyle sonsuza
dek sürecek sanmaya başlar adam,
bir eli yağda, bir eli balda yaşamaktadır;
hastalık ve yaşlılık yıllarca mesafede;
kıskançlık, kötülük ne de düşmanın kinle
bilenmiş kılıcı kaçıramaz keyfini
düşüp de aklına durduk yere.
Koca dünya el pençe divan
durmaktadır önünde, ne ki bir zaman
kibir duygusu girip ele geçirir onu,
ruhunun dikkati dağılmış muhafızı
uyukluyorken yorgun. Ölümcül bir yayı
germektedir bir okçu, bir katil gezmektedir
peşinde adım adım. Kurnazca kanatlanıp
savunmayı aşan ok tam kalbine saplanır
ve başlar şeytanın baştan çıkarmaları.
Eskilerle yetinmez, hep yerinir yok diye,
yenilere göz diker, sırt dönüp geleneğe,
altın maltın dağıtmaz; daha önceden
göklerin bahşettiği onca şeye güvenip
kaderin getireceklerini göz ardı eder.
Çok sürmez çatar ecel,
çöker emanet beden, ölüme çerez;
ataların mirası ve yığdığı mücevherler
har vuran ellere harman olur.
Ey savaşçıların en seçkini, sakın
düşme o tuzağa. Daha iyi yarımı seç
kıymetli Beowulf, kalıcı ödülleri.
Kibrine kurban gitme, kısa bir süre
çiçeklenir de, solar sonra gücün;
'hah' diyemeden bir hastalık
yere çalar ya da bir kılıç, yangın,
sel, biber gibi keskin bir bıçak,
vınlayan mızrak ve mide bulandıran
yaşlılık yalnızca. Delip geçen gözün
körelir, kararır ve ölüm varır
sevgili yiğit, süpürür seni bir kenara.
     "Elli yıl boyu böyle yönettim
Dan memleketini, kılıcım, mızrağımla
savundum türlü savaşlarda:
Sandım ki silindi düşmanlarım dünyadan.
Ama bir de baktım, bahtiyarlıktan
ani bir dönüş oldu bahtsızlığa.
Pusuda bekledi, punduna getirince,
vurdu Grendel. Hesapsız hasar verdi;
ondan beridir bir an, bir dakika
atamadım kaygısını yeni kayıpların.
Tanrı'ya çok şükür, yüce şanına
ki kendi gözlerimle görmek kısmet oldu
kan damlayan bu kelleyi ve bunca
gönül üzüntüsünden sonra nihayet galip
gözlerle bakıyorum ona. Al yerini öyleyse,
gurur ve mutlulukla kurul soframıza.
Yarın sabah paylaşılacak ve yağmur
gibi yağacak hazinemiz sana."
     Got memnuniyetle yerine getirdi
ihtiyarın ricasını: Yerini aldı.
Her şey düzelmişti şimdi, normale dönmüştü.
Mutluluk geri geldi, tıklım tıklım
doldu salon, sofralar donandı;
kara gece indi, kapladı üzerlerini.
     Sonra ayağa kalktılar
ihtiyarla beraber, kır saçlı kral
artık yatacaktı ve kalkan taşıyan yiğit
savaşçıya da yavaş yavaş ağırlık çöktü.
O yorgun bir denizciydi, yuvadan uzak,
dışarı çıktı derhal, bir emir eri
eşlik etti kendisine, bu adamın görevi
seferi haldeki beyin bütün ihtiyaçlarını
karşılamaktı sarayın kuralları gereği.


Anonim
Eski İngilizce'den Uyarlayan: Seamus Heaney
İngilizce'den Çeviren: Nazmi Ağıl


 
1. Anglo-Saksonların Latin harflerinden önce kullandı kları harfler. Bu yazı sisteminin
büyüyle ve kehanetlerle de ilişkili olduğu düşünülüyordu. (ç.n.)